Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Dr. Fatma ÇELİK
Dr. Fatma ÇELİK

Seçim istiyorsak bunları göz ardı edemeyiz

Muhalefet, sık sık erken seçim çağrısı yapıyor. Halkın talebi de zaten bu yönde. Nitekim liderin halk tarafından seçildiği bir sistemde, halkın bu çağrısı da kayıtsız kalınmaması gereken bir siyasal hesap verilebilirlik mekanizmasının devreye sokulması istemi. İktidar ise, modern demokrasiye aykırı bir şekilde bu isteme kulak asmıyor. Görülüyor ki, iktidar, önümüzdeki seçimlerde galibiyet elde etmek için seçim atmosferini kendisine avantaj sağlayacak şekilde hazırlıyor. Ancak bu hazırlıklar, demokratik olmayan bir seçim rekabetinin bizi beklediğini gösteriyor ve akıllara şu soru geliyor:

Yarışma adil değilken, sonuçları adil olabilir mi? Elbette, hayır.

Zira, Macar basın kuruluşu olan 24.hu''da yer alan ve Macaristan''ın popülist lideri Orban''ın seçimlere etki eden faaliyetlerini eleştiren bir yazıda yazdığı gibi;

"Rakibinizin kuralları yazdığı, sınırları çizdiği ve sahayı eğdiği ve ayrıca kalelerden birinin boyutunu manipüle ettiği bir futbol maçını kazanmak çok zordur."

Madem zor bir seçim yarışı bizi bekliyor, o halde yapılan hukuksuzluklara her zamankinden daha fazla tepkimizi göstererek, mümkün olduğu kadar seçimleri demokratikleştirmemiz gerekiyor.

İBB''ye yapılan müdahale

Malumunuz, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) yeni yıla, inceleme-soruşturma altında girdi. Sebebi, İçişleri Bakanı''nın bu husustaki iddiaları ve bahse konu kişiler ise, işe girmelerine bir engel olmadığına dair, haklarında "Adli sicil kaydı yoktur" ibaresini içeren adli sicil kayıtlarını Adliyeden alarak İBB''de çalışmaya başlamış kişiler.

Üstelik, aynı Bakanın, 19 Eylül''de Keşan''da partisinin gençlik kolları kampında yaptığı konuşmada, Türkiye''deki terörist sayısının "içeride" ilk kez 200''ün altına, 197''ye düştüğünü iddia etmişliği varken; bir anda bu sayının iki katından fazla teröristin İBB içine sızdığı iddiası çıkıyor.

Meselemiz aslen bu iddianın doğruluğu ya da yanlışlığı değil. Gelinen noktada buna karar verecek olan bizler değiliz.

Ancak ülkenin İçişleri Bakanı''nın başta kendisini töhmet altında bıraktığını gizleyerek, böyle bir iddiayı ortaya atması ve önümüzdeki seçimlerde liderine rakip olabilecek isimler arasında konuşulan birini açıkça yıpratmayı hedef alması, mevcut yönetimin önceliğinin ne olduğunu gösteriyor.

Belli ki bugün, yöneticiler siyaset yapmayı, devleti iyi yönetmekten yeğ tutuyor.

Bugün, ne yazık ki öncelik devlet değil, siyaset.

Terör gibi hassas bir mesele de bu siyasete alet ediliyor. Zira, muhalif olanın üzerine sürülen yaftalama aracı olarak kullanılıyor. Ülkenin en büyük belediyesini yönetmeye hak kazanmış bir yönetici de bu iddiayla töhmet altında bırakılarak, mevkisi tehdit ediliyor.

Yeni seçim kanunu

Şimdi beklenen, iktidarın uzun süredir üzerinde çalıştığı yeni seçim kanununu Meclis''e getirmesi. Mevcut seçim kanunuyla iktidar istediği, garanti etmeyi arzuladığı avantajı tam olarak elde edemiyor. Hâl bu olunca seçimlere uygulanabilmesi için seçimlerden bir yıl önce yeni kanunu yürürlüğe sokmak zorunda.

Ancak bu yeni kanunun tam da yukarıda yaptığım alıntıyla örtüşen bir yarış ortamı yaratması olası. Hatta iktidarın, bu kuralların erken seçimde uygulanabilmesi için anayasa değişikliği talep etmesi de olası.

Bu durumda muhalefetin de akıllı davranması, elindeki kozları iyi kullanması gerekiyor. Mevcut cumhurbaşkanının Meclis erken seçim kararı almadıkça veya anayasa değişikliği yapılmadıkça yeniden aday olamayacağı unutulmamalı.

Gerçek ama adil olmayan seçimlerde gücü elinde bulunduran mevcut iktidar karşısında çok daha uyanık, bu iktidarın haksızlıkları karşısında da çok daha tepkili olunması gerekiyor.

Yazarın Diğer Yazıları