Sebahat’a kızmayın!
Sebahat Hanım ne kadar doğru konuşmuş: “30 yıllık mücadelede 18 bin gerilla yaşamını yitirdi. Bugün rahat siyaset yapmamızı, rahatça konuşmamızı onlara borçluyuz.”
Sebahat Hanım’a hiç kızmayın...
Sözlerinde yalan yok...
Belki tek yanlış “18 bin” rakamı. Abdullah Öcalan, İmralı’da, mahkemede: “TeCe 25 bin Kürt öldürdü.” demişti.
Sebahat Hanım, rakamda bir anlaşalım seninle! Öcalan’ın İmralı duruşmalarında tek öfkelendiği, kendisini kaybettiği an bu sözleri sarf ettiği andır. Sonra hatasını anladı ve hemen uysallaştı. 9 duruşmanın 6’sında salondaydım... Girmediğim 3 duruşmada neler olup bittiğini giren arkadaşlara bütün ayrıntıları sordum ve yazdım. (Sizin avukatlarda sanırım benim kitap vardır. Sakın o kitabı okumadan konuşma!)
Öcalan’ın psikolojisini ve manevralarını bilmeden politika yapamazsınız!
“Son Stalin” gözünüzün yaşına bakmaz; bir anda silkeler atar!
Öcalan yakalandığında ne demişti?
“Türk devletinin emrindeyim!”
“Ölüm”ü yenmek için söylemişti ve yendi.
Öcalan’ın en büyük sıkıntısı nedir biliyor musunuz? Çapsızlarla yoldaşlık etmek.
BDP içinde politika yapan bir çaplı insan gösterebilir misiniz!
Hedefiniz; Türk düşmanlığı, Türkiye’den kopmak, “PKK Sosyalist Cumhuriyetler Birliği” kurmak...
Abdullah Öcalan sıkışınca Makyavelist davranmasını biliyor.
Yoldaşları ise dangul dungul!
Nerede duracaklarını, nerede yürüyeceklerini bilmiyorlar.
PKK-BDP öyle bir fırsat yakaladılar ki, AKP’nin “PKK açılımı” kendilerinin 30 yıldır katedemedikleri yolun yarısını bir anda aldırdı!
PKK ile mücadele eden askerlerin hemen hepsi şu veya bu sebepten mahpus. Karşılarında artık PKK ile savaşacak tecrübeli asker de kalmadı; kalanlar da küskün, tedirgin...
Basın-yayın organlarında kadınından erkeğine o kadar destekçi militan yazarlar var ki; sol liberalleri, neo-İslâmcıları el ele PKK saflarında... Asker, birkaç PKK’lı vurmaya mecbur kalsa, yaygara koparıveriyorlar:
“Asker Ergenekon’dan talimat alıyor! Barış sürecine darbe vuruyor.”
PKK-BDP-KCK’nın basın-yayın organlarındaki baş sözcüsü Cengiz Çandar Ağbiniz -Hükûmet’in de gözdesidir- sizin için “PKK Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ni Kurma Yolunda Atılacak Adımlar” raporunu da hazırladı. Yakında “PKK açılımı”nın perde arkasındaki ismi R.T. Erdoğan’ın danışmanı Yalçın Akdoğan -o şimdi milletvekili- mahut raporu Meclis’e de taşır. (Yalçın Bey, “Türk” lafzından gıcık kaptığını açık açık yazmıştır! Kitabını yayınlayanlar da Abhazya davasına gönül vermiş arkadaşlar!)
Sebahat bilerek konuştu. Silâhın gücüyle bu noktaya gelmişlerdir. Kimse, askeri vuran PKK’lıları övdü, diye dövünmesin. Hepsi mezar başı anmalarına katılıyor, övgüler düzüyor.
Savcılarımız “açılım” endişesiyle kılını kıpırdatamıyor.
PKK’nın unuttuğu, beceremediği, hıncını gizleyemediği için hep açık verdiği bir şey var: Halkın tahammülü... 70 milyon insan hep susacak mı?