Saray oyunlarında sıra MHP’de
En başından belliydi. Aklı başında olan her yazar meseleyi açık ve net olarak yazmıştı. “Eğer Saray varsa, Davutoğlu’nun hükmü yoktur.”
Yoktur; çünkü Davutoğlu saraydakine rağmen oyun kuramaz. Nitekim kuramadı. Sarayın en önemli bağlılarından Ömer Çelik bütün koalisyon görüşmelerinde baş roldeydi. Kılıçdaroğlu ile yapılan görüşmelerde de oradaydı. Ve hep takipteydi.
Peki, MHP koalisyon kurabilir mi?
Hayır!
Benimkisi tahmin tabii.
MHP öteden beri tüm stratejisini Saray üzerine kurdu. Seçim sürecinde de hedef saraydakiydi. Seçimden sonra da. Dolayısı ile Saraydaki var olduğu ve hükümet üzerindeki vesayetini kaldırmadığı sürece MHP de hükümet kuramaz.
Peki kurarsa?
Kurarsa bunca söylemden sonra herkesi sadece şaşırtmaz, afallatır. Ters köşe yapar.
Bu köşeyi takip edenler bilecektir. Benim görüşüm MHP’nin iktidar olmasıdır. Tek başına olamıyorsa koalisyonla da olsa iktidar olmasıdır. Türkiye’deki yıkım sürecinin sonlandırılıp, ABD çıkarlarının Türkiye’nin millî meselesi haline getirilmesinin önlenmesi MHP’nin iktidar olmasına bağlıdır.
Devletin etkili bir terör politikası üretmesi, bozulan dengelerin düzeltilmesi, devlete olan güvenin yeniden kurulması için yine bu şarttır. Ancak bugünkü MHP anlayışı, ortaya koyduğu siyaset dili, geliştirdiği politikalar ve siyaset felsefesi bunu başaramaz.
MHP’nin oyun kurucu olarak Saray’ın ortaya koyduğu bu gelişmeleri ters yüz edecek etkili bir politika üretmesi mümkündü... Şimdiye kadar beceremedi. Şu anda Saray’ın oyun kurucu olarak ortaya koyduğu plan tıkır tıkır işliyor. MHP de bunun bir parçası olarak verilen role hazırlanıyor. Davutoğlu ile görüşecek.
Böylece Saray planında olduğu gibi Türkiye, erken seçim sürecine doğru sürüklenir.
Bu arada Abdullah Öcalan, “buzdolabına konuldu” denilen çözüm sürecinin yeniden ve başka bir formatla piyasaya sürülmesi için yedekte bekliyor.
Ancak, Saray’ı korkutan iki önemli açmaz var: Biri özerklik isteyerek tırmanan terör, ikincisi de ekonominin krizle, düzen arasında dengede gidip geliyor olması. Gerisi hikâye.
Saray planını önceden yapmış.
İşe Baykal’la CHP’yi ters köşeye yatırarak başladı. Çağırdı “senden fikir alıyorum” dedi. Baykal koşunca, 7 Haziran öncesi paslaşan MHP-CHP ilişkisini köreltti. Sonra toplumsal tepenin en yumuşak yeri olan terör üzerinden ve de haklı sebeplere dayanarak HDP’ye saldırıca, 7 Haziran sonrası ortaya çıkan muhalif cepheyi dağıtmış oldu. Bu dağılmışlık durumunu Beşir Atalay eliyle AKP il teşkilatlarına yazılı olarak da bildirdi.
Nasıl?
İyi mi?
İşte Saray bunun için ayakta ve muhalefet oyun kurucu rolü beceremediği için yine yerlerde sürünüyor. Kendi beceriksizliklerini fark edecekleri yerde seçmeni suçluyorlar.
Başta MHP olmak üzere CHP’nin birbirine yaklaşan seçmen tabanından destek alarak, milletvekili yemininden sonra özellikle parlamentoyu devreye sokma girişimleri siyaset alanına taşınsa, “belki koalisyon kurar birlikte iktidar oluruz ayıp olmasın” kabilinden muhalefetini askıya almasa, Sarayın siyaset üzerine düşen gölgesini eleştiriye devam etse ve Sarayın kurduğu oyuna karşı oyun geliştirmeyi becerseydi Türkiye hükümetsiz kalmaz, Saray etkisini çok daha fazla kayıp eder, belki de bu sayede Türk siyaseti AKP’yi de içine düştüğü sarmaldan kurtarır ve siyaset normalleşirdi.
Yapamadılar...
Eğer oyunu kendiniz kuramazsanız, başkasının kurduğu “tiyatroyu oynarsınız.”
Zaten öyle olmuyor mu?
Saray, nasıl oyun kurmuşsa hepsi onu oynuyor. Oyuna katılma sırası MHP’de...