RTÜK’ün korkunç kararı: Türkiye fiilen bölündü

İmam ve cemaat meselesi... İmamları Recep T. Erdoğan “PKK açılımı” dedi, cemaati “Kürdistan” diye gürledi!
Bu “açılım” ın 28 Şubat 1997 vetiresinden farkı yok...
O zaman RP-DYP ortaklığını bitirmek isteyen “örtülü cunta”, herkesi fişliyor, ak yüzük takanların bile peşine düşüyordu.
“Örtülü cunta” ya yaranmak isteyen öyle kimseler türemişti ki, araba kullanma kurslarında bile hanımlardan başörtüsüz fotoğraf istiyorlardı.
“Açılımcılar” ile “cuntacılar” ın birbirinden farkı yok.

***

Hâdiseler çok hızlı geliştiği için pek üzerinde durulmadı: Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda iki kişinin muhalefetine karşı yedi kişinin reyiyle insanı ürperten, aklını uçuran, dehşet verici bir karar çıktı.
Bundan böyle Güneydoğu’muz “Kürdistan” diye anılacak.
Ekrana çıkanlar artık “Kürdistan’dan geliyorum”, “Kürdistan’da şunlar oldu” veya tam PKK ağzıyla Anadolu’muzun bir parçasına “Kürdistan’ın kuzeyi” diyebilecekler.
Atış serbest, isabet tam 12’den...
Kimin sayesinde?
Ak Parti hükûmetinin “PKK açılımı” sayesinde... Hükûmet öyle bir gaz verdi ki, cemaati “PKK hükûmeti” ni kurdu bile!
RTÜK Üst Kurulunda Ak Parti kontenjanından gelmiş altı kişi var; ayrıca, iki CHP’den, bir de MHP’den.
CHP’li bir üye, Ak Partililerle birlikte rey kullandı.
“Kürdistan” meselesine geleceğim ama tarihe köşemde de not düşmek için, önce RTÜK’te “Kürdistan” ı kuranların adını vereceğim. Ak Parti’den gelenler: Prof. Dr. Davut Dursun, Taha Yücel, Dr. A. Zahid Akman, Dr. Abdülvahap Darendeli, Hamit Ersoy, Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlu. CHP’den gelen: Prof. Dr. Korkmaz Alemdar.
CHP’den Hülya Alp ve MHP’den gelen Esat Çıplak Türkiye’yi savundular.
Esat Çıplak’ı çok önceden tanırım. Yiğit çocuktur. Türkiye’nin birliğinden taviz verilmesine, birilerinin bölünmeye yol açacak hareketlere girişmesine karşı varlığını ortaya koyar.
Öyle bir muhalefet şerhi yazmış ki, okuduğunuzda Üst Kurul üyelerinin yedisinin alenen suç işlediklerini görürsünüz. Bu insanlar kanunları çiğnemişlerdir.
Bir sözüm RTÜK Başkanı Davut Dursun’adır. Etnik aidiyetini öne çıkaramamanın hep sıkıntısını yaşamıştır. Öcünü, Hizbullah’ın ve PKK’nın iddiaları üzerinden alıyor. Hangi etnik gruba mensup olursan ol, çık ve haykır; ben de bütün yüreğimle destekleyeyim; ama, aynı kültür içinde var olanların hepsinin ayrıca bir ortak adı olduğunu bil Davut Bey! Sen ki, İbn Haldun’u en azından tetkik etmiş bir adamsın. (İlim adamısın diyemiyorum, verdiğin karar, ilim adamı kimliğini silip atmıştır!) Engin düşünmen gerekirdi.

***


“Kürdistan” meselesi nereden çıktı?
Bir televizyon programında Hizbullah’ın avukatı Sıdkı Zilan, bir sürü zırvadan sonra “Kürdistan gerçekliği Türkiye gerçekliğinden daha önde bir şey, daha sahicidir” demişti.
Halkın şikâyeti üzerine RTÜK Üst Kurulu toplanmış ve Hizbullah’a hak vermiştir. Şimdi istediğiniz gibi bölücülük propagandası yapabilirsiniz. (Ha Hizbullah, ha PKK... Bir elin iki yüzü.)
Esat Çıplak, bölücülüğü alkışlayan Üst Kurul üyelerine kanunları hatırlatarak karşı çıkmıştır.
6112 Sayılı Kanunun Yayın Hizmeti İlkeleri başlıklı 8. Maddesinin 1. Fıkrası:
“ a) Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlık ve bağımsızlığına, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılâplarına aykırı olamaz.
b) Irk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz.”
İmam ve cemaat meselesi demiştim... “Açılım” ın ülkemizi ne hâle getirdiğini görün.

***


“Kürdistan” denip denmeyeceği meselesi ayrı bir tartışma konusudur. D. Ahsen Batur’un ayrıntılı bir çalışması yakında yayınlanacaktır. Ahsen Batur ki, beş-altı dile hakkıyla vâkıf bir arkadaşımızdır. İlmî verilere dayanarak “Kürdistan gerçeği” ni ortaya koymuştur. Yakında onun çalışmasından yola çıkarak “Kürdistan” ın ne olduğunu yazacağım.

Yazarın Diğer Yazıları