Resim haram dediler! (1)
“Cübbeli” dedikleri zat yazmış... Biraz uzun olacak ama tam cevap almak gerektiği için yazıyı olduğu gibi dercediyorum:
“Allah-u Teâlâ ‘Benim yarattığım gibi yaratmaya kalkandan daha zalim kim olabilir.’ buyuruyor. Bu yüzden insan ve hayvan figürü çizmek haramdır.
İnsan ve hayvan figürü çizmek caiz değil. Fotoğraf ile bu mesele farklıdır. Çizim olursa çok tehlikelidir. Heykeltıraşlık gibidir, tasvire girer. Allah-u Teâlâ yarın ahirette onları önüne getirir, “Bu çizdiğinize hayat verin bakalım” (Buhârî, Libâs:90, no:5612, 5/2221) diye kulunu zorlar. Kul da ona hayat veremeyeceği için çok büyük azaba düşer. Hadis-i şerif Buhari’dedir. ’Benim yarattığım gibi yaratmaya kalkandan daha zalim kim olabilir.’
Bu heykeltıraşlar hakkındadır ve bu gibi canlıları çizim yapanlar içindir.
Ama manzara, taş, toprak bunlar caizdir. Hayvan, ördek, kuş gibi canlıları yaşayacak halde çizerse yani kafası, gözü her şeyi belli şekilde çizerse bu haramdır ve caiz değildir. Kıyamet günü en büyük azap bir peygamberi öldüren kâfirleredir.
Sonra peygamberin öldürmesinin nasip olduğu büyük azılı kâfirlere. Bir peygambere nasip olmuş öldürülmesi demek ki ne büyük gavur. Sonrasında ise şekil çizen, tasvir yapan heykeltıraşlaradır. (Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, no:10515, 10/216) Hadis-i şerifler sahihtir. Ancak fotoğraf çekmek buna girmez.” (Habervaktim, 28 Ocak 2015).
(Bir parantez açtıktan sonra konuya devam edeceğim. İslâmda araştırma usûlüne dair kitaplar yazılmıştır. Üniversitede lisans seviyesinde ders olarak verildi mi, bilmiyorum ama doktora seviyesinde verilmişti. Prof. Dr. M. Nihat Çetin’in dersini takip etmiştim. Rahmetli hoca yukarıdaki metni bir görse herhâlde kırmızı kalemle haritaya çevirirdi! Kaynak gösterme şekli bile ayrı bir titizlik gerektirir.)
Neden bilmem; aklıma, ritim tutturamayan, dinleyene göre okuyan sokak çalgıcıları geldi!
“Haleka” fiili, yaygın anlamıyla “yarattı” demek. Lügatçiler, kelimeyi özü itibarıyla “takdir etme” olarak verirler. Kullanış olarak “yarattı” fiili ve bu köke bağlı kelimeler öne çıkar. Kavram Kur’ân-ı Kerîm’de 261 defa geçer. (M. Ünver, “Kur’an’da Yaratma Konulu Bir Kavrıam: ’Haleqa’”, İslâmî Araştırmalar Dergisi, C. 15, S. 4, 2002). “Halk” mastarı ise yaratış. (“Haleka” daki, ‘h’ ile ‘k’; ‘kh’ ve ‘q’ ile gösterebileceğimiz seslerdir.) “Hâlik” / “hallâk” yaratan. “Mahlûk” yaratılmış.
Birçok âyette “yarattı”, “şekil verdi” anlamına gelebilecek “savvere” fiilini de dikkate almalıyız. “Tasvîr” ve “sûret” kelimeleri de aynı köktendir. Kur’ân’de “timsâl” (çokluğu: Temâsîl) kelimesi de geçer.
Bu durumda “Yaratmak” sözünü ortadan kaldırmak lâzım; Allah’a eş koşulmasın! Meselâ Araplar da “Haleka’n-na’le” (“Ayakkabı yarattı/yaptı.”) dememeleri gerekir! Mümkün mü?!
Günlük hayatta, bu yüzden insanlar “yaratmak” sözünü kullanmaktan hazer ederler.
“Yaratmak” kelimesi Orta Asya Türkçesinde sık kullanılır ve kimsenin aklına da Hâlik’e eş koşmak gelmez.
Onun için kelimeleri kullanılış kastına bakmak gerekir. Yoksa “mucize” kelimesini bile kullanamazsınız.
Şekilde boğulduğumuz için eller ay’a, biz yaya! (Devam edeceğiz.)