Prof. Dr. Şaban Şimşek’in mektubu
Bu köşede, eski MEB Müsteşar Yardımcısı Prof. Dr. Şaban Şimşek’in “Van Dosyası” başlığıyla, “barış süreci” dedikleri Ak Parti-Öcalan görüşmeleriyle, PKK’nın Güneydoğu’da nasıl mesafe aldığını müşahhas örneklerle ortaya koymasını üç gün işlediğimi hatırlarsınız.
Prof. Dr. Ş. Şimşek Bey bir mektup göndererek, bana sitem ve tavzihte bulundu. Aslına dokunmadan veriyorum:
“Değerli yazar Arslan Tekin Beyefendi’ye;
Habervaktim.com da yayımlanan ’Van dosyası. başlıklı yazı serisi için gösterdiğiniz ilgiye çok teşekkür ederim. Bu vesileyle, bir ölçüde de olsa tanışmış olduk. Tasvip edilir ya da edilmez, güçlü kaleminizden çıkan fikirlere, her fikir sahibininkine olması gerektiği gibi, ancak saygı duyulur. Yalnız bir iki noktayı; yanlış bilgiyi, kabullenemeyeceğim tanımı düzeltmem gerekiyor.
Öncelikle, cep telefonumdan aranmadım. [Aradım ama meşgule düştü. Ayrıca Şaban Bey’e durumu e-postayla açıkladım. A. T.]
Yazılarınızda bazı maddi hatalar da var. Mesela ben MEB’ye müsteşar yardımcısı olduğumda yardımcı doçent değil doçenttim. O zamanki Bakanımızla (Hüseyin Çelik) ilgili olarak kullandığınız ” Aralarına bir kara kedi girdi “ cümlesi de herhangi bir bilgiye dayanmadan ezbere yazılmış bir cümle, maalesef’... Ve şu anda ben memleketim Rize’de, Rize Üniversitesinde değil, başka bir üniversite ve eğitim hastanesinde görevliyim. (...) Konuşabilmiş olsaydık, bilgi eksikliğinden doğan bu hatalar olmayacaktı elbette.
Aslında bu hataların maddi tarafı çok önemli değil ama ”. daha yardımcı doçentti “ derken zımnen göstermiş olduğunuz değersizleştirme çabası benim için üzücü. Rasyonel de değil. Mesela; adımın önünde hiçbir rütbe olmasaydı, yani sadece lisans mezunu olsaydım böyle bir kelimeyi (” daha “ kelimesi) kullanmayacaktınız değil mi?.. Doğrusu neden kullandığınızı da kestiremedim, belki de beni değil de Ak Parti’yi eleştirmek için kullandınız, bilemiyorum. Lakin öyle de olsa hak ettiğim bir şey değil bu. Yani benim üzerimden bunu yapmaya hakkınız yok. [Genç göstermek için bu ifadeye kullanmıştım. A. T.]
Ama yine de ’bütün bunlar bir yazar -hele hele her gün yazan bir yazar- için mazur görülebilir, anlayışla karşılanabilir’ diye düşünüyorum. Yazılarınızda benim canımı asıl sıkan ve hoş karşılayamadığım cümle; yaptığınız ” AKP’nin bürokratı “ benzetmesi.
Değerli Arslan Bey, kısa yoldan bir cümleyle söyleyeyim; bürokratlar (ben ve inanıyorum ki benim gibi AKP Hükümetleri veya eskilerde görev almış pek çok insan) AKP’nin değil devletin yani Türkiye Cumhuriyetinin bürokratlarıdır!.. Bu meyanda, şahsıma, sanki birilerinin adamıymışım gibi sufli bir gömlek giydirmeniz kabul edilebilecek bir durum değildir. Bunun köşenizde düzeltilmesini istiyorum. [Ak Parti’nin kendisine yakın bürokratla çalışmasını tabiî gördüğüm için öyle demiştim. A. T.]
Vakit ayırıp ‘Kırmızı Çizgi YÖK’, ’Vakitli Yazılar’ ve ’Ak Parti’in Ölçü İle İmtihanı’ adlı kitaplarıma bir göz atarsanız bana haksızlık ettiğinizi siz de kabul edeceksiniz diye düşünüyorum. İlginize tekrar teşekkürler. Selam ve iyi dileklerimle...
Prof. Dr. Şaban Şimşek”