Postmodern kimliksizlik

Kimliksizlik ve postmodernizm arasında bağlantı vardır. Ayrıca, Türklerin genine aykırı ideolojilerle de postmodernizm arasında dolaydan bağlantı vardır.

Kimliksizlik nedir?

Kimliksizlik; kişinin kendisini ülke birliğini isteyenlerden tecrit etmesi, yıkıcılığa/bölücülüğe duyulan hayranlık, Türk düşmanlarının sözcülüğünü yapmaktır.

Meselâ; "HDP'ye oy vereceğim." diyen (Gafilleri, iğfal edilmişleri kastetmiyorum. Onlar gerçekler anlatılırsa yola gelirler, ülke birliğine dönüş yaparlar.) tuzu kuru kimliksizler, şuurlu olarak HDP'yi destekliyorlar. Kendi aralarında öyle bir zımmî dayanışma kurmuşlar ki, destek prim yapıyor; köşelerde yazıyorlar, ekranlara çıkıyorlar, gittikleri yerlerde işleri görülüyor. Masonlar alınmasınlar, içlerinde muhakkak ezici çokluk vatanseverdir, HDP'lilik bir bakıma masonluğa benziyor. Masonların, bilmiyorum, gittikleri yerde gizli işaretle kendilerini belli ederler, derler. (Bir "dereceli" mason beni aydınlatırsa sevinirim. Halkımız da aydınlanmış olur.)

Sorgucu bir bakışla "Türklerin genine aykırı ideolojiler?" diyeceksiniz.

Aşırı solun çoklukla yıkıcı/bölücülere meyyal olduğunu, ittifak kurduklarını, birlikte veya paralel silâh kullandıklarını göz önüne getirirseniz, ithal ideolojilere yamanmışlar kimliksizdirler.

Ya Siyasî İslâmcılar? Onlar da ithal ideolojilerin zebûnudurlar ve kimliksizdirler. Bu köşede kaç gün "Türk'e dönüş"ü yazdım, "Yeşil Komünistler"den bahsettik.

Kimliksizlerin hesabı son kertede "Türk"ledir.

"Kimliklilik" üzerine ilmî araştırmaların önümde olduğunu belirteyim. Ben, halk arasında genel kanaatlere dayalı indî tarif getirdim sadece!

Kimliksizlik ile postmodernizm bağlantısı nedir?

Bir araştırmadan yola çıkarak açıklayacağım. Dün modadan bahsetmiştik. Moda, kimliksizlik ve postmodernizm arasında bağları şöyle özetleyebiliriz:

1) Gerçekler karmaşıktır. 2) Gerçeklik bütünlük arz etmez ve uyumlu değildir. 3) Bilgi kaynaklarında, bilim topluluklarında, dildeki anlamlarda çoğulculuğun ve parçalanmanın kabul edilmesi esastır. 4) Söylem çoğulluğu benimsenir. Farklılığın ve çeşitliliğin vurgulanıp benimsenmesi; gerçeklik, hakikat, doğruluk anlayışlarının tartışılmasına yol açan 'dilsel' dönüşümün hayata geçirilmesi söz konusudur. 5) Mutlak değerler anlayışı yerine, yoruma açık tercihlerle karşı karşıya gelmekten çekinmemek, güvensizlik duymamak esastır. 6) Tek bir doğru yoktur. Tümel ve mükemmel bilgi yoktur. İnsanı ruh-beden olarak ikiye bölen anlayışlarla hesaplaşmak, tek ve mutlak doğrunun egemenliğine karşı çıkmak esastır. 7) Gelecek önceden bilinemez. 8) Her 'nedenin' bir sonucu ortaya koyduğunu ifade eden türden tek yönlü bir 'nedensellik' yoktur; sadece karşılıklı etkileşim vardır. 9) Gözlemciyi gözlenenden ayıran bir mesafe yoktur. 10) Nesnellik diye bir şey yoktur.

Özetle: "Postmodern bir bakışla siyaset ve siyasal kültür; özgürlükleri, farklılıkları, çoğulculuğu, heterojenliği, farklı kimliklerin varlığını, yerelliği ön plana çıkarır... Postmodern siyasetin genel yöneliminin liberal devlet olduğu söylenebilir." (Nedret Çağlar, "Postmodern Anlayışta Siyaset ve Kimlik", S. D. Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, C. 13, S. 12, 2008).

Yazarın Diğer Yazıları