Popülist Liderin Sonu: Alınması Gereken Dersler
Hafta içi, ABD Kongre binasında yaşananlar gerçekten de Hollywood filmlerinde gördüğümüz türdendi. ABD Başkanı Donald Trump, seçimleri kaybettiği Joe Biden'ın resmen ABD Başkanı ilan edileceği toplantı yapılırken şiddete çağrı yapan söylemleriyle Kongre binasının yandaşları tarafından basılmasına ve dört kişin de ölümüne neden oldu.
Her ne kadar demokrasisiyle nam salan ABD'de bunların yaşanması "şaşkınlık verici" olarak adlandırılsa da Trump gibi liderlerin karakteri ve toplumda sebep oldukları nefret temelli kutuplaşmanın bu tarz sahnelere sebep olacağı belli değil miydi?
Popülizm Gerçeği
Temeli toplumu ayrıştırmak üzerine kurulu popülizm, yeni bir olgu olmasa da son yıllarda daha görünür hale gelerek en demokratik ülkelerin bile yönetimlerinde kendini hissettiriyor.
Popülizm adeta bir bulut gibi, demokrasilerin üzerinde geziyor ve büyük bir tehdit oluşturuyor.
Bu hafta içi yaşananlar da işte bu popülist tehlikenin gözle en görülür yansımasıydı.
Politikası yalanlar üzerine kurulu ve dolayısıyla tutarsız olan, toplumu halk ve yozlaşmış elitler olarak tanımladığı iki kutba bölen, anayasal kurumları ayak bağı olarak gören, seçimleri yalnızca kendisi galip geldiğinde demokratik olarak niteleyen, kaybettiğinde ise rakibini hile yapmakla suçlayan, ülkesinin demokrasisini hiçe sayan, şiddet çağrısı yapan, tipik bir popülist lider: Donald Trump.
Oyların sayımının tamamlandığı günden beri yenilgiyi kabul etmiyor. Seçimlerde hile olduğunu söylüyor ama bir kanıt sunmuyor. Sunamıyor.
Kanıt olmayınca da haliyle itirazları ABD mahkemelerinde kabul görmüyor.
Dolayısıyla da seçimlerin yenilenmesi ve bu defa daha büyük farkla kaybetmesi gibi bir sonuca ABD yargısı ilkeli duruşuyla engel olmuş oluyor.
Sekreteriyle arasında gerçekleşen illegal oy bulma konuşması açığa çıkıyor, bu yol da olmuyor.
Sonunda da yandaşlarını, tam tabiriyle meydana salıyor.
Sonrasında her ne kadar göstericileri itidale davet edip olayın sonuçlarından kurutulmaya çalışsa da şu an bu yaşanan olaydan dolayı yargılanması konuşuluyor.
Türkiye'nin Tavrı
ABD'de yaşanan bu olayların Türkiye'de nasıl karşılanacağı oldukça önemliydi. Yandaş basın "Amerikan demokrasisi öldü, bitti" manşetleriyle, iktidar siyasetçilerinin sosyal medyaları "ABD'yi demokrasiye davetle" doldu taştı.
Sanki herhangi bir delil olmaksızın YSK kararıyla tekrar ettirdikleri İstanbul seçimini yine aynı kimseler savunmamış gibiydi.
Bir anda ABD'ye demokrasi dersi veren ülke olduk.
Ancak şunu söylemek gerek.
Evet ABD'de yaşanan tablo demokrasi açısından utanç vericiydi.
Ancak bu olayla ne ABD demokrasisi öldü ne de popülizm son buldu.
Bu yaşanan tablo, sadece koltuğunu bırakmak istemeyen bir popülist liderin sonuydu.
Ders verecek durumda değiliz ama şu dersleri almalıyız:
Trump' ın seçim sonucunu kabullenmeyişi, ülkesinin tüm dünyaya rezil olmasına sebep oldu.
Kutuplaşma ve nefret söylemleri şiddetten başka bir şey doğurmadı.
Ve Trump'ın kendi atadığı üyelerin olduğu mahkeme de bizzat yardımcısı da hukuku siyasi sadakatinin üstünde tuttu.