PKK dostluğu!
R. T. Erdoğan'a karşı tavır sizi PKK saflarına itmemeli. Bu köşede, R. T. Erdoğan'ı en ağır tenkit eden benim. "Türk" adını silmek istediği için tenkit ettim, ülke birliğine kastedenlerle masaya oturduğu için tenkit ettim, "milleti/ümmeti" 36 dilime ayırdığı için tenkit ettim, 17/25 Aralık'ta ortaya saçılan dehşetengiz belgelerde kendisinin ve çevresindekilerin adı geçtiği için tenkit ettim...
Öyleyse ben, R. T. Erdoğan'ın önünü kesmek için HDP'ye oy verelim, PKK'nın "demokratik"(!) taleplerini dile getireyim!
Böyle bir mantık ülke insanına ihanettir!
"Salon PKK'lıları"ndan bahsetmiştim. Sol jargondan gelenler ve ülkesinin insanına yabancılaşmış "paralı" kesim PKK'yı, "Marxist-ateist" temele dayandığı için, büyük bir şevkle savunuyorlar. (Meselâ; CHP içinde sesi çok çıkanların HDP/PKK'nın kuyruğuna takılmaları... HDP propagandalarına âlet olmaları, A. Öcalan posterleri, PKK flamaları altında yürüyenlerin ön saflarında yer almaları... Bu hareketler "sol jargon"la izah edilebilir. "Vokabüler" aynı olunca eylem birliği de kaçınılmaz oluyor!)
12 Eylül öncesinde, "maşalar"ın nasıl destek gördüğünü, o dönemi yaşayanlar çok iyi bilirler. Ülke iç savaşa sürüklenmiş, çok kan akmıştır. O zamanın "salon sosyalistleri" şimdinin "salon PKK'lıları = salon bölücüleri" oldular.
PKK'lı gibi düşünmenin prim yapmasının önüne geçilmelidir. Eğer bunu sağlayamazsanız bölücülerle mücadeleniz bir yerde tıkanır ve çok daha fazla analar ağlar.
Öncelikle, "meşru" görünen PKK uzantıları mercek altına alınmalıdır. İster "parti" olsun, ister "dernek", ister "aydın", ister "âkil", ister "akademisyen", ister "gazeteci"... Kimse kanun dışı faaliyet gösteren grupların savunduklarını "fikir hürriyeti" adına savunamaz!
Hepsinin yolu Kandil'e çıkıyor. Bunlar dikkatle takip edilip tedbir alınmalı, Anayasa'nın, TCK'nın maddeleri işletilmelidir.
Eğer siz kanunları işletmezseniz, bu milletin çocuklarını, mülevves emelleriniz, çıkarlarınız için kullanıyor ve "Şehit olun, bizi mutlu edin. Tek başımıza iktidara gelelim, kuvvetler ayrılığını tamamen ortadan kaldıralım, muhâkeme edilmekten kurtulalım, 'yandaşlar'a çıkar sağlayalım… Siz ölün, biz hayat bulalım." diyorsanız, Allah sizi dilediği gibi yapsın!
Kandil'e gittiler, bir sürü röportaj yaptılar, şimdi de gitmek isterler ama bombalanmaktan korkarlar. Onun yerine Kandil temsilcili olarak sık sık Selahattin'le görüşüyorlar.
Şu örneği, basın-yayın organlarının birçoğunda görürsünüz. Şimdi internetten yayın yapan bir gazetenin mensubu kadın Selahattin'e soruyor:
"... Türkiye'den PKK'lilerin çekilmesi meselesi var. Başbakan iki gündür yaptığı açıklamalarda buna vurgu yapıyor ve Kürt tarafı çekilmedi, sözünü tutmadı diyor." (Radikal, 28 Temmuz 2015).
Kadın onlar gibi "PeKeKe" diyor, sonra Başbakan'ın "Kürt tarafı çekilmedi." dediğini iddia ediyor. Benim bildiğim R.T. Erdoğan olsun, A. Davutoğlu olsun "Kürt tarafı" demiyor, PeKaKa" diyor.
Belli yerlere çöreklenmiş bunun gibileri PKK'lılardan daha PKK'cı... Ülkeyi çoktan kafalarında bölmüşler, insanlarımızı birbirine düşman kılmışlar!
Tedbir şart!