Parti padişahlığından demokratik liderliğe

İşte demokrasi böyle bir şey... Ana muhalefetin kapısını çalınca ortaya kendine uygun yeni bir durum yarattı.
Sadece bu kadar mı?
Hayır!
Çözümünü de beraberinde getirdi.
Taraflar memnun.
CHP’yi kast ediyorum.
Sistem kendi kurallarını işletemez, ya da müsaade edilmez yahut sisteme güvenilmez de başka bir güce başvurulursa, buna müdahale denir.
Darbe dedikleri şey budur.
Demokrasi’nin ilk sınavı 27 Mayıs’tı. Çiçeği burnunda demokrasinin beynine inen demokrasi dışı bu müdahale, yeni doğmakta olan siyasal sistemin bütün varlığını derinden sarstı. Demokrasinin getirdiği seçmen davranışlarının bir yansıması olarak belirlenen parlamenter hükümetin başkanı idam edildi.
Rejim askıya alındı.
İlk sınavı kayıp etmiştik. Demokrasilerde iktidar, gücünü hukuktan alır. Yasaya dayanmayan her türlü emir, her türlü karar meşruiyetini kayıp etmiş sayılır.
Niye?
Çünkü dayanağı yasal değil.
Mutlakıyeti, demokrasiden ayıran nirengi noktası işte burasıdır.
Demokrasilerde toplumsal gücünü halktan alan iktidarlar, yetkilerini halk iradesiyle oluşturulan hukuktan alır. Bir başka deyişle hukuk, millet iradesinin yasama organı vasıtasıyla oluşturduğu genel geçer kurallar olduğundan, halk iradesini ihtiva eder.
Kişilerin doğruları değil, hukukun doğrularının geçerli olduğu demokrasilerde, millet iradesiyle parlamentolarda kabul edilen yasalar büyük değer taşır. Bu sebeple yasallığı, yasaların tarafsızlığını, herkese eşit duruşunu bozdunuz mu demokrasiyi de bozmuş, iktidarı da bozmuş olursunuz.
Demokratik sistemlerde iktidarın sınırlarını aşması demek, yasallığını bozması demektir. Böyle bir iktidar, kullandığı gücün meşruiyetini sorgulanır hale getirmiş sayılır.
27 Mayıs darbesine giden yolda Menderes hükümeti pek çok alanda toplumsal kamplaşmaya yol açacak davranışlarda bulunurken işte bu hatayı yapmıştır. Aynı davranışları değişik gerekçelerle 27 Mayısçılar tekrarladığı için, aradan geçen bunca yıla rağmen tartışmalar sürüyor.
27 Mayıs darbecileri, hukuku kendi şartlarına uydurarak, buradan aldıkları güçle muhaliflerini ezdiği için, aradan geçen bunca yıla rağmen toplum vicdanında aklanamamıştır.
Denilebilir ki DP yönetiminin hiç mi kusuru yok?
Var tabii.
İktidarların bütün hataları siyasal olduğundan topluma yansıyacaktır. Toplumsal vicdan belirli bir zaman sonra bundan etkilenecek, gidişatı değerlendirecek ve iktidar değişimini demokrasinin kuralları içinde ortaya koyacaktır.
Darbeler, toplumların demokrasiyi öğrenmesine fırsat tanımadığı için, terbiye edici olmaktan çok bozucudurlar. Her darbe, hem siyasal kurumlaşmayı, kurum kültürü oluşturmayı ve hem de siyasal öğrenmeleri sekteye uğratmıştır. Bu sebepledir ki Türkiye’de demokrasi, sürekli siyasal sistem çatışmalarına dönüşmüş, bizzat siyasal alanın kendisi kriz haline gelmiştir.
Öğrenen toplum olarak, siyasal terbiye edici rolüne soyunan darbelerden kurtulmak gerektiğini artık anladık. Sırada, demokrasi eğitiminin kazanılacağı siyasal partilerin her birini demokratikleştirmek olmalıdır. Siyasal toplum, kendine yakın olan siyasal partiler içinde, partili olarak seçme, seçilme, yönetme, denetleme vb.. rolleri bizzat yaşayarak öğreneceği için, demokrasinin vazgeçilmezi olan partilerin bu rollerin ortaya konulacağı düzleme getirilmesi şarttır.
Anlaşılan o ki, parti padişahlığından, demokratik liderliğe epey yolumuz var.

Yazarın Diğer Yazıları