Özgür Özel ‘tutum”unu açıkladı!
CHP’den Özgür Özel, genel başkanlığa adaylığını koydu. Konuşmasını basın yayın organları verdiler. Bağırtılı sesi, liderlik için ne derece uygun, bilemeyeceğim. Bu ses tonu Özgür Özel için bir özellik olur mu?
Dinlediklerim içinde, bir Demirel’in, bir Ecevit’in, bir Erbakan’ın, bir Türkeş’in, bir Erdoğan’ın hususiyetlerinden bahsedebiliriz. Demirel Anadolu’nun, Ecevit bilginin, Erbakan fikrî yorumun, Türkeş Türkiye’nin, Erdoğan bıçkın hissiyatın sesi.
Özgür Bey, genel başkanlığa adaylığını koyunca “tutum belgesi” yayınlamış. “Tutum belgesi” de ne ki, dedim. Önce Özgür Özel’in belgesine baktım. Bir mana veremedim. “Tutum” elbette tutmakla bağlantılı bir kelime. Neyi tutacak?
Giymekten giyim, yapmaktan yapım, seçmekten seçim, almaktan alım, kuşanmaktan kuşam, doğmaktan doğum, ölmekten ölüm ve daha birçok kelime -ı-m, i-m, -u-m, -ü-m ekiyle üretiliyor. Bu fiilden isim yapan “-m” ekiyle çok kolay kelime uydurulabiliyor. Ama her uydurulan kelime yerini bulmaz.
“Tutum belgesi” derken “tutum”la neyi anladınız? Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde “tutum” söyle izah ediliyor:
“Tutulan yol, tavır / Para veya herhangi bir şeyi dikkatli kullanma, idare, idareli tüketme, iktisat, tasarruf, ekonomi.”
Bu tarifler “tutum belgesi” tarifine uymuyor.
“Tutumlu” kelimesini hepimiz biliriz. Bir yol haritası belirlemek için ortaya konan ilkelere “tutum” diyebilir miyiz? “Tutmak”ta sözünde durmak manası da var. “Tutum belgesi” derken sözünde durmak mı kastediliyor yoksa ilkeler/prensipler mi?
Herkesin masasının üzerinde olması gereken bir Türk dil bilgisi kitabı Prof. Dr. Muharrem Ergin’in (1923-1995) “Türk Dil Bilgisi”dir. Türk dilinin kaidelerini ne eksik ne fazla, öz ortaya koymuştur.
Muharrem Ergin Hocamızın kitabından “Kelime yapma yolları” başlığı altında şu satırları okursak, “kelime yapma”yı ve “kelime uydurma”yı birbirinden ayırabiliriz:
“Kelime yapma gelişigüzel kök ve gövdelere gelişigüzel yapım ekleri getirmek suretiyle olmaz. Dil kendi kaidelerine, temayüllerine, gelişmesine uymayan yeni kelimeleri benimsemez. Böyle kelimeler dilde çok nadir olarak umumîleşir ve yabancılıklarını hemen hemen daima muhafaza ederek çok defa bir terim gibi muamele görürler. Bunlarda normal yollarla yapılmış kelimelerin canlılığı değil, uydurulmuş kelimelerin iğretiliği bulunur. Bu hususta kelime yapma ile kelime uydurmanın tamamiyle başka şeyler olduğunu unutmamak lâzımdır. Dil kelime yapmayı kabul, fakat kelime uydurmayı reddeder. Kelime yapmak hiç bir zaman kelime uydurmak demek değildir. Kelime uydurmak dilin tarihî gelişmesine bakmadan her hangi bir devir ve her hangi bir sahadan gelişigüzel kök ve gövdeler alarak onlara dilin temayül ve kaideleri ile bağdaşamayan gelişigüzel ekler getirmektir. Kelime yapmak ise dilin normal gövde yapma yollarına uyarak gerek kök ve gövdeleri, gerek onlara getirilecek yapım eklerini dilin gelişme, temayül ve kaidelerine aykırı düşmeyecek şekilde seçmek ve kelimeyi ona göre teşkil etmek demektir. Kelime uydurmak fertlerin dile karşı bir zorlamasıdır. Kelime yapmak ise fertlerle dilin iş birliğine dayanan müşterek bir harekettir. Bu harekette fert ve cemiyet yardımcı bir vazife görür. Dil zaten daima, normal yollarla, mevcut ve müsait kök, gövde ve yapım ekleri ile kelime yapmağa hazır durumdadır. Fert ve cemiyet onun bu temayülünden faydalanarak gerekince ihtiyacını karşılamak üzere yeni kelimeler yapar. Bunun kelime uydurma ile hiç bir ilgisi yoktur.”
Aklına esen kelime uyduruyor. Kimileri onu hemen sahipleniyor. Dil aslî mecrasından saptırılıyor.
Kelimelerin gücü fikrin gücüdür. Kelimeler, fikrini ihata etmezse, anlatacakların güdük kalır.
Bu güdüklüğü Özgür Özel’in ilkelerini sıraladığı belgesinde de görüyoruz.