Özelleştirme çıkmazı

Aşağıdaki nezaket örneği mektubu, şahsıma olduğu için vermekte önce tereddüt ettim.

Mektup, Bilkent Üniversitesi'nden, Cumhuriyet gazetesinde ekonomi yazıları yazan Prof. Dr. Erinç Yeldan'ındır.

"Sayın Arslan Tekin,

Türkiye'de Yeni Çağ gazetesindeki 27 Ocak tarihli yazınızdan Bilkent'in basın bürosu aracılığıyla haberim oldu. Yazınızın nezaketi, olgunluğu ve şahsıma göstermiş olduğunuz yakın ilgi için size teşekkür etmek amacıyla bu mesajı göndermekteyim. Yazınızda da vurguladığınız üzere, 1980 sonrası geliştirilen özelleştirme uygulamaları, ne yazık ki, amaç ve kapsamını çok aştı ve benim görüşüme göre verimlilik kazanımları elde etmek yerine yandaş sermaye gruplarına kaynak aktarımı ve rant mekanizmasına dönüştü. Bu süre içerisinde Cumhuriyet gazetesindeki köşe yazılarımda (bir İzmit'li olarak) Seka kağıt fabrikasının kapatılması üzerine yazılarım oldu. Konuyla ilgisi olması bakımından ilginizi çeker umuduyla sizlere bu eski yazıları bu mesaja ataşladım.

Bu vesile ile nezaketiniz ve olgun üslubunuz için bir kez daha teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim.

Esenlik dolu günler dilekleriyle. Saygılarımla."

Prof. Dr. Erinç Yeldan

***

Erinç Yeldan Hoca'ya nezaketinden dolayı ben de teşekkür ediyorum. Bahsettiği yazı, İzmir'de, 1992'de düzenlenen 3. İktisat Kongresi'ne dair yazımdır. Kongreye Erinç Bey de katılmış, özelleştirmeye karşı olduğunu söylemişti. Ben de alâkayla dinlemiş, sonra salonda kendisiyle görüşmüştüm.

İktisatçılar gibi meseleyi derinliğine ele alamam. Ancak, bu köşede halkın sesi olarak, özelleştirmenin can yaktığını söyleyebilirim.

Devletin yükü özelleştirmeyle hafiflemiyor, daha artıyor. Devlet, milletindir ve iyi bir yönetim bütün halkı eşit düşünür, paylaşımı ona göre yapar. Özelleştirmede, "mal"a sahip olan için önce kendisi, sonra halk gelir.

İşte önümüzde elektrik faturaları duruyor. Hemen her gün basın yayın organlarında elektrik vurgunlarını okuyoruz, dinliyoruz. Halkın gelir seviyesiyle, elektrik faturalarının yükü arasında bir oransızlık olduğu gibi, insanlarımız göz göre göre soyuluyor.

Koskoca Türkiye'de elektriklerin sık sık kesintiye uğraması nasıl izah edilecek? Demek ki özel şirketler yatırımdan kaçınıyorlar, ne kadar cebimizi doldurursak kâr, diyorlar.

En çirkini ise kaçak elektriklerin halkın cebinden tahsilidir. Ne hakla başkasının çaldığını insanlarımıza ödetiyorsunuz?!

Prof. Dr. Erinç Yeldan'ın yazdıklarından hareketle bu konuya devam edeceğim.

*

Türk Ocakları'nda ciddî, istifadeli, tartışmalı konferanslar oluyor. Bana düzenli konferans konuları gönderiliyor. Prof. Dr. Acar Sevim dostumuzun başında olduğu İstanbul Kadıköy Türk Ocağı'nda, her hafta, heyecan verici konferanslar düzenleniyor. Yarın (11 Mart) saat 19:00'da İzmir'den Celâl Öcal, az bilinen bir mevzuda konuşacak: "Birinci Dünya Savaşı'nda İzmir Savunması." Keza Konya Türk Ocakları da çok faal... Farklı çalışmalar yapıyorlar. Orada da, cumartesi (12 Mart) günü, saat 14:00'te, Diyanet'in eski kadın kolları başkanı Ayşe Sucu "Dindarlık Algımız ve Kadın" konulu konferans verecek.

Yazarın Diğer Yazıları