“Öldüren öpücük”
Economist dergisi, “Erdoğan ve Generalleri” başlığını kullandığı analizinde Türk ordusu için “bir zamanlar her şeye muktedir Türk ordusu, aciz değilse sindirilmiş durumda” değerlendirmesinde bulundu.
Geçenlerde Amerikalı bilim adamı Tarpley de “öldüren öpücük” tespitinde bulunmuştu. İlişkilendirelim ve ekleyelim: “Öldüren öpücük” AKP-ABD-İsrail ve İngiliz işbirliği ve kucaklaşmasından Tarpley’in çıkardığı sonuca götürüyor bizi. AKP iktidarının uluslar arası desteğine işaret ediyor. “PKK görüşmelerinin gerisinde de bu adamlar var” gerçeğini haykırıyor.
Başka?
“Öldüren öpücük” söylemi, böyle bir kucaklaşmanın Türkiye’yi nereye götüreceğini anlatıyor. Sonun başlangıcı olduğunu söylüyor.
Türkiye hızla eksen kaymasına doğru sürüklenirken, tüm bu açıklamaların kesişim odağında yeni bir haber daha okuyoruz. MİT, Kuzey Irak yönetimine, BDP ise İmralı’ya gidiyormuş. Hükümetin paralel sesinden yükselen bu manşetler Tarpley’in haykırdığı sözlerin doğrulandığını anlatıyor.
Ekonomist Dergisinin yorumuyla birlikte okunduğunda diyor ki: “Türkiye dış ortaklarının sayesinde kendi yok oluşuna doğru ilerlerken, önce milli ordusunu etkisizleştirdi. Öyle ki ” Bir zamanlar her şeye muktedir Türk ordusu, aciz değilse sindirilmiş duruma “ getirildi. Bu ortam sayesinde hükümet ülke içinde yeni kimlikler üreterek başkalarına gelecek vaat edecek kararlar alıyor. Kendi milli bütünlüğünü bölüyor ve yeni bir ulus inşa ederek, başkalarına vatan yaratıyor. Öyle ki, teröristlerin idamlık başkanıyla Türkiye’nin toplumsal, siyasal düzeni tartışmaktan çekinmiyor. Protokoller imzalıyor, ülkenin düzenini yeniden kurmaya çabalıyor.”
Ekonomist Dergisi’nin yorumunda anlatılan Türk Ordusu gerçeği, böyle bir sonucun ortaya çıkarılması için yaratılan ortamı anlatması bakımından büyük önem taşıyor. Türkiye’de öteden biri seslendirdiğimiz görüşün, başkaları tarafından da aynı değerlendirildiğini gösteriyor. Aklı yolunun bir olduğu gerçeğinden hareketle diyebiliriz ki Ekonomist Dergisi tıpkı Tarpley gibi ölümcül gidişin varlığına işaret ediyor. Ey millet, hakikat bu ve adım adım, göstere göstere kâh ırkçılık tartışmaları, kâh anayasa tartışmaları gibi yan sorunlarla toplumu peşine takarak istediği yere doğru hepimizi sürüklüyor.
Tüm gelişmeleri bir bütün olarak okuduğumuzda gerçeği anlamak kolaylaşıyor. Meselâ anayasa çalışmalarının zamanında sonlandırılmaması durumunda “gerekirse referanduma gidileceğini” söyleyen Recep T. Erdoğan, baş teröristle yapılan ön protokollerin gereğini yapabilmek için Anayasa komisyonunu tehdit ediyor. “Ya bitirir benim dediğim yaparsınız, ya da ben bölünmeyi topluma tescilletirim” diyor.
Nasılsa her şey kendi istediği düzeye gelmiş durumda. Ekonomist Dergisinin tespitinde olduğu gibi ordu ülke yönetiminde etkisini kayıp etmiş, basın el değiştirmiş, toplum çeşitli adlar altında dağıtılan paralarla teslim olmuş durumda. Ortam müsait, zaman her şeye açık.
ltrparfi709li161 Bu durumda R.Tayyip Erdoğan haklı olarak “biz toplumla görüşüp istişare ederek sorunu çözüyoruz. Akan kanı durduracağız” diyecek ve ardından ekleyecektir: “Terörle mücadelemiz sürecek. Kimse aksini sanmasın.”
Bir taraftan “akan kanı durduracağınızı” söyleyeceksiniz öte yandan “terörle mücadeleniz” sürecekse, sürdüreceğiniz terörle mücadelede yeniden kan dökülmeyeceğinin garantisi yok demektir. Bu durumda her akıl sahibi gibi biz de soracağız: Madem garanti yok öyle ise teröristlerinin elebaşıyla neyin pazarlığını yapıyorsunuz?