Olanlar, olacakların habercisi
Mağdur edebiyatı yapa yapa gelenler, artık mağdur ettikçe mutlu oluyor. En son Meral Akşener'in Çanakkale'deki konuşmasını engellemek için konuşma yapacağı otelin elektriğini kestiler.
Meral Hanım karanlıkta ışıldakların ve kamera lambalarının ışığında megafonla konuştu.
Çekip gitmedi.
Korkmadı.
Terk etmedi.
Kendisiyle birlikte olanları yarı yolda bırakmadı.
"Madem öyle vazgeçeyim" demedi.
Konuştu.
İşte Türk kadını!..
İşte vatansever.
Kınasını yakmış, avucunun tam orta yerine de kınanın içinde Türk bayrağının ay yıldızını kondurmuş..
Türkiye'de demokrasi var diyenlere ithaf olunur.
'Evet' kampanyasını yürütenler için sorun yok.
Devlet imkânlarını sonuna kadar kullanıyorlar. Uçaklar, otomobiller, devletin tüm imkânları emirlerinde. Lakin hem muhalefet ve hem de 'hayır' diyenler için yollar dikenli.
Hem haksız yere suçlanıyorlar ve hem de tehdit altındalar.
Devletin imkânları onlara yasaklanmış durumda.
Televizyonları, gazeteleri, yayın organları ile ülkede ağır bir baskı var.
Bu baskı altında yapılacak olan referandum, haksız rekabetin ta kendisi. Üstelik yasalar gereği suç. Ama yasaları kim dinliyor. Yasalar kuşa dönmüş durumda. Yeter ki 'evetçi' ol. Gerisi mühim değil. Yaptıkları haksızlıklardan, suçlamalardan, engelleme ve karalamalardan anlıyoruz ki bütün bu avantajlara rağmen iktidar sahipleri korkuyor... Kayıp edeceklerine dair ellerinde anket sonuçları olmalı ki, böylesine cesaretsiz ve eşitsiz bir yarış içindeler.
Önce kanun hükmünde bir kararname ile eşitliği, adil yarış ve propaganda imkânı veren yayın ilkelerini bozdular. Böylece demokrasinin en önemli ilkesi olan, seçimin tarafsızlığını ihlal ettiler. Yayın organları tarafsız değil de taraflı olunca eşitlik bozulmuş, taşlar yerinden oynamış oluyor. Bu durum Meral Akşener'in konuşacağı salonun elektriğini kesmekten daha kötü.
Neden?
Çünkü toplumun siyasal bilgilenme hakkını elinden alıyorsun. Milletin bilgi alacağı, siyasal propagandayı engelliyorsun. Böylece millet, tek kaynaktan ve yine tek taraflı bilgileniyor. Ağır bir bilgi bombardımanı karşısında kalıyor. Böylece millet, millet deyip, millete güvenmediğini gösteriyorsun.
Sonra hiç utanmadan, sıkılmadan "milletten niye korkuyorsunuz" diye soruyorsun..
Kim korkuyor milletten?
Yasakçılar mı, özgürlükçüler mi?
Kim?
Bu referandum, eşit şartlarda yasalara uygun yapılmıyor. En başta seçim yasaklarına uyulmuyor. Tarafsızlık ilkesi daha birinci günden çiğnenmiş, gazeteciler, konuşmacılar, bilgi kaynakları engellenmiştir,
Bir taraf alabildiğine özgür ve devletin imkânlarını sonuna kadar kullanırken karşı taraf itilip kakılıyor.
Böyle bir ortamda millî iradeden bahsedilemez. Çünkü milletin hakemlik rolü tek taraflı olarak ortadan kaldırılmıştır. Millet ağır bilgi bombardımanı altında, iktidarın yanlışlarını ve hatalarını göremez duruma düşürülmüştür.
"Hayır" demek suç haline getirildi.
Gazeteciler işten atıldı.
Akşener'in konuşacağı salonun elektriği kesildi.
Sinan Oğan'ın internet TV'si kapatıldı.
Tüm TV'lerdeki adaylara eşit söz hakkı veren yayın ilkesi kaldırıldı.
Yayın evlerine saldırı yapıldı.
...
Olmakta olanlar ilerde olacakların ayak sesleri.... İşte Yeni Türkiye dedikleri bu ve daha fazlası...