Obama-Erdoğan politikası çöktü...
Türkiye’nin hükümet eliyle içine düşürüldüğü durumu gördünüz mü? “Derhal savaşalım” dedi bizimki. ABD itiraz etti: “Olmaz!”
Bizimki kraldan çok kralcı gibi “Esad kimyasal silah kullandı” dedi.
ABD Başkanı, Tayyip Erdoğan’ın gözünün içine baka baka “Emin değiliz. Konuyla ilgili istihbarat aldık ama daha netleştirici bilgilere ihtiyacımız var” cevabını verdi.
Bu kaçıncı tersyüz ediliş. Bu kaçıncı “olmaz” deyiş.
Kaçıncı olursa olsun, bizimkinin açıklamaları aynı.
“ABD ile ilişkilerimiz üst düzeyde sürüyor.”
Başka?
“Aynı değerleri paylaşıyoruz.”
Neymiş o değerler?
BOP!
Hangi değerleri paylaşırlarsa paylaşsınlar bu defa sert kayaya çarptılar.
Yeni dünya düzeni 1990’ların düzeni değil.
Yeni düzende Esad rejimi sadece direnmiyor, aynı zamanda uluslararası politikanın merkezinde yer alıyor. 1990’larda Sovyetlerin yıkılmasıyla tek başına kalan Amerika artık tek başına değil.
Niye?
Çünkü Rusya, Putin yönetimiyle gücünü yeniden toplamayı başardıktan sonra uluslararası siyasetteki yerini hemen aldı. Tıpkı Soğuk Savaş yıllarında olduğu gibi iki kutuplu bir dünya yok belki ama iki kutuplu dünyadan kalan aktörlerin etkinliği ile Suriye politikası yeni bir dönemece girdi.
Nereden biliyoruz?
Son Obama-Erdoğan görüşmesinden.
Obama-Erdoğan görüşmesinden ortaya çıkan açıklamalar, karşı gücün caydırıcılığını doğruluyor. “Sorunu dünya ile çözeceğiz” diyorlar. Ne demek bu? “Amerika’nın borusu ötmüyor” demek. “Amerika, Soğuk Savaş sonrasındaki gibi tek tabanca değil” demek. 1990 sonrasında tek süper güç olarak ortaya çıkan Amerika, etkililiğini ancak 10-12 yıl kadar sürdürebilmiştir. Yeni dünya düzeni, Rusya’nın dirilişi ile yeni boyut kazanmıştır. Buna Çin’i de eklerseniz, geleceğin dünya düzeni bir hayli karmaşık olacak demektir.
Bunun böyle olduğunu nasıl anladık?
Çünkü Obama, Erdoğan’ın tüm çıkışlarını elinin tersi ile itiyor.
“Savaşalım” diyor Erdoğan; O, “olmaz” cevabını veriyor.
Bunun anlamı nedir? Bunun anlamı, “savaşamayız, müdahale edemeyiz” demektir.
Çünkü Rusya, Akdeniz’e inmiştir.
Böyle bir ortamda Türkiye’yi yönetenlerin durumu çok vahimdir. Obama karşısında Erdoğan’ın sözleri dikkatle dinlendiğinde ve irdelendiğinde görülecektir ki Türkiye, ABD’ye bağımlılığını daha da artırmıştır. Öyle ki tüm politikalarını ABD’nin gölgesi gibi davranma üzerine kurmuştur. Bu yönüyle Tayyip Erdoğan dönemi, bir bakıma ABD’ye aşırı bağımlılık dönemidir.
“ABD ile aynı görüşteyiz” diyor Başbakan. Biz Amerika’nın eyaleti değiliz ki tüm çıkarlarımız birebir aynı olsun. Bizim Irak’taki çıkarlarımız ve kırmızı çizgilerimiz, ABD sayesinde yok oldu. Başımıza çuvalı onlar geçirdi. İran ile ilişkilerimizde de durum aynı. Doğal gaz alacağımız zaman ABD itiraz ediyor. Bağımsız bir ülke değil de eyaletmişiz gibi kiminle ne ilişki kuracağımıza yön vermeye çalışıyor. Bu durumda nasıl oluyor da tüm konularda aynı düşünmüş oluyoruz?
Putin, Rusya’yı diriltirken, Türkiye’yi paralel dönemde yöneten Tayyip Erdoğan, neden Amerika’ya yedek yapmaya çalışıyor, biri bize cevap versin?