O fotoğrafı çerçeveletip asın, geçmişi unutmayın
Saray'ın; eski Dev Yolcu militan, İstanbul'da, Şehremini'nde, Ülkücülerin hâkim olduğu Adana Yurdu'na bomba atarak Mustafa Erol'u şehit ettiği yazılıp söylenen Ozan Ceyhun'u 12 Eylül hengamesinde ilk sığındığı ülke Avusturya'ya büyükelçi tayin etmesinin tartışması dinmiyor.
Ülkücü camianın öfkesini dalga dalga bütün yurda yayılıyor.
Ozan Ceyhun, baktı AKP'den kendisine ekmek var, sol ideallerini içine gömdü, Saray'a yanaştı. Her fırsatta "yandaş" ekranlara bağlanarak kayıtsız şartsız -Türkiye'nin haklarını diyemeyeceğim- Saray'ın haklarını savundu. Ve mükâfatını gördü; Viyana Büyükelçiliği'ni kaptı.
Koskoca devlet böyle ayağa düşürülüyor.
Ozan'ın babasını tanımıştım. Edebiyatçı. Konuşmuştuk. Makul görmüştüm.
Ozan Ceyhun, hepimize geçmişi, hüzünlerimizi, öfkelerimizi hatırlattı. Şehit Mustafa Erol'u cenazesi kaldırılırken çekilen anlamlı fotoğrafa tekrar tekrar baktık. Kar altında omuzlarda Türk bayrağına sarılı tabut... Tabutu omuzlayanların dirayeti, kararlılığı, öfkesi o havada bile dışa vuruyordu.
Bu fotoğrafı gazetemizin arkasında tam sayfa veriyoruz. Çerçeveletip asın lütfen! O fotoğraf o kadar çok şeyi size hatırlatır ki... Türk ülkesini bölmek, müstemleke yapmak isteyen uşaklara karşı savaşanların azmini bu fotoğrafta görür, hisseder, bilenirsiniz.
Acı olan nedir biliyor musunuz... Ak Parti kanadı, müttefik partinin hiçbir surette kabul edemeyeceği, tecrübesi olmadığı hâlde, sırf Saray'a övgüler düzdüğü için, bu aşırı solcuyu temize çıkarmaya çalışması, yok bomba atmadı, yok yanlış anladınız gibi sözler etmesi.
Farz edin ki, hakikaten Mustafa Erol'ü o öldürmedi. Ne fark eder? Adam aşırı solun militanı değil miydi? Ülkücülere karşı silah kullanmadı mı? Kavgaya girmedi mi? Öyleyse niye aranıyordu?! Niye yurt dışına kaçtı?
Allah'tan korkun! "Kişi"ye kulluk gözünüzü bu kadar mı kararttı! Bir kere de yanlışa yanlış deyin! Yandaşlığın da bir şerefi olur.
Dün fotoğrafa dair kısa bilgi vermiştim. Bugün cenazeyi kaldıranlardan yeni bilgiler geldi.
Oğuzhan Cengiz'in ulaştırdığı bilgiler:
"Daha sonra adının Ozan Ceyhun olduğunu öğrendiğimiz terörist, yurda çaydanlığın içine koydukları bombayı atıyor, Ülküdaşımız Mustafa Erol şehit oluyor.
İstanbul Ülkü Ocakları il yönetimindeyim ve 5 dakika sonra olay yerindeydim. Maalesef şehidimizin na'şını gördüm. Daha sonra Adlî Tıp'a götürüldü. Sonra karlı günde, o sembol fotoğrafın çekildiği cenaze merasimini organize ettik. Başkan Feti Yıldız caminin giriş kapısının üstüne çıkarak destansı bir konuşma yaptı."
Dün cenazenin battaniyeye sarılmadığını, tabuta konduğunu ve Türk bayrağı örtüldüğünü yazmıştım.
Oğuzhan'ın kardeşi Erhan Cengiz de 1980'de yine Şehremini'nde şehit edilmişti.
Sonra Oğuzhan'la konuştum, bir başka bilgi verdi. Oğuzhan Adana Yurdu'na vardığında, yazmaya kalemim varmıyor, Mustafa Erol'un vücudu parça parçaymış. Parçalar battaniyeye toplanmış. Battaniye meselesi buradan çıkıyor. Bir başka bilgi de bomba atan ve sonra yaylım ateşi açan gruba hemen müdahale edilmiş, karşı ateş açılmış.
Oğuzhan Cengiz çok sonra Ünsal Karabulut vasıtasıyla Mustafa Erol'ün kayıp mezarını buluyor ve Ocak başkanlığına bildiriyor. Mezar tanzim ediliyor.
Fotoğrafta tespit edebildiğimiz başka isimler. Tabutu başta tutan solda Orhan Çakıroğlu, Çakıroğlu'nun arkasında A. Kayyum Kesici, sağda Tarık Erkek (Av.).,Türkistanlı Ömer Bilgen, Nedim Külcü, Muzaffer Kal, Şerif Uzman, Cuma Gül, Ali İrfan Bilboğa (Dr., en önde)
*
Feti Yıldız:
"Olaydan sonra 1. şube ekipler amiri Uğur Gür ve yardımcısıyla devamlı görüştük. Bu insanlar bize çok yardımcı oldu. Halen görüşüyorum. Şapkalı ve paltolu benim. Murat Paşa camisinden çıkışta konuşmayı ben yapmıştım. Resimde olanlar bizim arkadaşlarımız. Burada önemli olan olay sonrası meselenin takibidir. Yazılanların çoğu doğru değildir. Battaniye hiç yoktur. Küçük bayrak bulamadık. Ben de bayramlarda yurt önüne astığımız büyük bayrağı tabuta sardım. Nuri Ünal, Ömer Şişman, Bayram Tabarru, müstahdemin oğlu Orhan cenazede bulundu. Ben olayı 1982'den sonra da takip ettim. Mahkeme kararlarını tekrar temin ediyorum. Yakında hukukî gerçeği kamuoyuna açıklarız."
Adil Dursun:
"Mustafa Erol, Sami Selçuk ve bir iki arkadaşımız ile sık sık bir araya gelirdik. Bazen Vatan Lisesi, bazen de şehremini lisesi civarındaki kafelerde liseli ülkücü öğrenciler ile ilgilenir zaman geçirirdik. Tarih 1 Mart 1977. Şehremini Odabaşı semtinde bulunan Adana Öğrenci Yurdu'na bomba atıldı haberini aldığımda oraya birkaç arkadaşımla beraber gitmiştim. Gördüğüm manzara korkunçtu. Kısa bir bekleyişten sonra Mustafa arkadaşımızın şehit olduğunu Sami'nin çeşitli yerlerinden şarapnel parçaları ile derin yaralar aldığını öğrendim, Mustafa'nın morga Sami'nin ise hastahaneye kaldırılmıştı. O gün İstanbul'daki yurtlarda buluna arkadaşlar Gülhane Parkı'nın karşısındaki morgun önünde toplandık. Cenazeyi almak için epey beklemiştik. Çok kalabalıktı. Çok soğuk vardı. Tipi hâlinde kar yağıyordu. Çok üşümüştüm, Eminim diğer arkadaşlarım da çok üşüyordu. Ama hiçbirimizin umurunda değildi. Sultanahmet, Çemberlitaş ,Beyazıt, Laleli istikametinden Aksaray'daki Murat Paşa Camisi'ne gelmiştik. Cenaze namazından sonra Feti Yıldız çok etkili bir konuşma yaptı, sonra cenazemizi Topkapı'daki Merkez Efendi Mezarlığına defnetmiştik."
Cemal Dönmezer (Gazeteci):
"O gün Küllük'e geldiğimizde bombalama olayını haber aldık. Nezih Çelikağ'la birlikte İstanbul Üniversitesi Merkez binaya gidip arkadaşlarımıza cenazeyi haber verdik, 1 nolu amfide bir konuşma yaptım. Sonra arkadaşlarla cenazeye katılmak için morga gittik. Şehidimizin cenazesini alıp karlar altında yürüyerek Aksaray'a geldik cenaze namazını kıldık."
Abdullah Ak:
"Olay gece olmuştu. Adana Yurdu'na bomba atılmıştı. Ülkücü işçi Mustafa Erol kardeşimiz şehit düşmüştü. 1 Mart Salı günü karlar altında cenazesini Gülhane Parkı'nın karşısındaki Adlî Tıp'tan aldık. Aksaray'a geldik. Feti Yıldız bir konuşma yaptı. Ebedî istirahatgâhına uğurladık."