Nedir bu Amerikan sevdası?

Sonunda ABD mahfillerinden ses yükseldi, Esad rejiminin şerrinden korunmak için Suriye’de bir tampon bölge kurulması konusunda ABD ile Türkiye’nin görüştüğü haberleri gazete sayfalarına yansıdı. Dahası sınıra yönelik hareketliliğin temelinde bu konuşmaların getirdiği kararlar olduğu anlaşıldı.
Nitekim gelişmeleri doğrulayan taraf yine ABD’liler oldu. Sessizlik bozuldu ve Senatör McCain, “NATO Suriye’yi havadan vursun Türkiye-Suriye sınırında tampon bölge kurulsun” görüşünü dillendirdi.
Gelişmeler birbiriyle ilişkilendirildiğinde durum şimdi çok daha net olarak anlaşılıyor. Türkiye’nin son günlerde sınıra asker ve kamyon dolusu mühimmat taşımasının temel nedenlerinden biri de buymuş demek ki.
Dikkat ederseniz sınırın Suriye tarafında da boş durulmuyor. Esad yönetimi, Türkiye sınırına yığınak yapıyor.
Öyle ise “Türk uçağının vurulması (belki de vurdurulması) bir tuzak mıydı” sorusu anlam kazanıyor. Hatırlarsanız bu konu basında epey tartışılmıştı. İster hayra yorun; isterseniz şerre; ortaya çıkan gerçek belli: Türkiye’yi yönetenler, ABD’ye taşeron olmada kesin kararlı.
Türk uçağının düşürülmesi olayı, sınır hareketliliğini, askeri yığınakları ve tampon bölge kurulması açıklamalarını beraberinde getirdi. “Bu zamanlama plansız bir gelişme miydi” sorusunun cevabını tam olarak biliyoruz. Ancak, gelişmelerin seyrine bakıldığında çok da tesadüfi değilmiş gibi görülüyor.
Nereden biliyoruz?
Şuradan: Tampon bölge ya da uçuşa yasak bölge iddialarını ilk defa Independent gazetesi yazarı Robert Fisk aylar önce dile getirmişti. Fisk, Türk Genelkurmayı’nın Suriye içinde Kamışlı ya da Der el Zor Çölü’nün ortalarına kadar ilerleyip Suriye şehirlerindeki katliamlardan kaçanlar için güvenlikli bir bölge planı hazırlığı için plan yaptığını yazmıştı.
İşte o plan uçak vurulmasıyla bağlantılı olarak yürürlüğe konuldu.
Dünkü Yeniçağ’ın manşeti bu gerçeği kamuoyuna duyurmuş oldu.
Aynı gün Vatan gazetesinde de bir Türk diplomatın açıklamalarına yer verildi. Gazete haberinde “Suriye konusunda direkt olarak aktif görevde bulunan bir Türk diplomat, uçuşa yasak bölge konusunun NATO gündemine girdiğini doğruladı” derken devamında Dışişleri’nde görev yapan Türk diplomat, “Uçuşa yasak bölge konusu NATO’nun acil önlemler bağlamında ele alınıyor ve uygunluğu şu an için tartışılıyor” dedi.
Demek ki neymiş? Türkiye’yi yönetenler, BOP projesinin bir parçası olmayı bırakmamışlar, önceden planladıkları yolda ilerliyorlar.
Amerikan projesi uğruna tüm riskleri göze alan hükümetin Arslan Bulut’un yazdığı gibi Türkiye’nin büyüyerek “Birleşik Orta Doğu Devleti” olacağını sandığı ve ülkenin geleceğini tehlikeye soktuğu artık bir gerçek.
Türk uçağının vurulmasını elbette kabul edemeyiz ancak, uçağın vurulmasıyla hızlanan ABD’nin Orta Doğu egemenlik projelerini de kabul edemeyiz. Türkiye için iyi Suriye, toplumsal bütünlüğü iyi korunan Suriye’dir. Rejimin sertliği, doğrudan Türkiye’nin sorunu değildir. Hele bu sürecin beraberinde Sünni-Şii ayrışmasını, eklemli olarak Kürt ayrılıkçılığının politikleştirilmesine çanak tutacağı hesaplanırsa, durum daha da vahimdir.
Hatırlayın!
Parçalanan Irak, tüm kırmızı çizgilerimizi kaybettirdi.
Parçalanacak bir Suriye ise çok daha vahim sonuçlar doğuracaktır.
Öyle ise neden bu kadar hevesliyiz? Silkinin ve kendinize dönün.

Yazarın Diğer Yazıları