Ne Ayasofya ne Çamlıca!

Nereden çıktı büyük cami?
Neden mütevazı olamıyorlar ve neden sadece ihtiyacı düşünerek hareket etmiyorlar?
Büyük cami yapmakla neyi ispat edeceksiniz?
Gösteriş çöküştür!
İstanbul’un pek çok yerinde cami ihtiyacı var. Gidin birçok semte; cami bulamazsınız. Camiler yalnız eski İstanbul’da toplanmıştır. Sur içinde adım başı cami. Sur içi aynı zamanda iş merkezleri olduğu için, cuma günleri neredeyse birbirine bitişik camiler bile dolup taşıyor.
Merkezden uzaklaştıkça cami sıkıntısı kendisini hissettirmeye başlıyor.
Çamlıca’ya çok büyük bir cami yapılacakmış. Büyük cami deyince meskûn yerden uzak olacaktır, ister istemez. Vakit namazlarını kim kılacak? Cumada belki dolar. Hadi namazı Çamlıca’da kılalım, çıkar yemek yer çay da içeriz, Boğaz’ı seyrederiz, diye düşünenler gideceklerdir. (İbadet ve dünyevî hazlar!)
Çamlıca nereden baksanız görünecek yerdir. Herkes görsün, “İslâmın mührü”nü vuruyoruz mu, demek istiyorsunuz?!

***


Size bir şey daha söyleyeyim...
Ayasofya asla camiye dönüştürülmemelidir!
İlk gençlik heyecanıyla bizim olan, Fatih’in cami yaptığı mekân cami olmaktan çıkarıldı diye çok hayıflanmışızdır. Ayasofya’yı camiye dönüştürmekle bir şey ispat edilmeyecektir.
İspat etmeye gerek de yoktur.
İstanbul senin zaten...
İstanbul alınalı 560 yıl oldu ve 560 yıl öyle fazla geçmişte kalan bir zaman değildir.
Tarihin şartları budur... Türkler almasaydı, belki Latinler bir daha gelecek, bir daha yıkacak ve bir daha sahip olacaklardı, belki kuzeyden Ruslar sarkacaktı.
Tarih “belkiler”le de yorumlanmıyor. O günden zamanımıza ne kalmışsa ona razı gelecek ve ders alacağız. (Benim “Akşemseddin Fatih Fetih” çıktı. Berikan Yay. 0312 232 62 18. Birçok belge ve bilgi var. Daha önce yazmıştım... İstanbul’u Rumlar hurafeye batarak, Katolikliği ve Ortodoksluğu iki din hâline getirerek, birbirlerini yemek için entrikalar çevirerek zaten içten çökertmişlerdi. Geriye bir “savlet” kalmıştı. İstanbul’un alınışı budur!)
Dinin yüceliğini “mekân” belirlemez. Kâbe’nin ve Mescid-i Aksâ’nın dışında “kutsiyet” atfedilecek hiçbir mekân da yoktur. Hz. Peygamber’in ilk namaz kıldığı mescidin ihtişamını(!) düşünün, sonrasına karar verin!
Çamlıca için ne kadar para harcanacak bilmiyorum... Ama öyle tahmin ediyorum ki, oraya harcanacak parayla, birçok semtte ihtiyaç karşılayacak, onlarca cami yapılır.
Üzerinde durulmayan bir mesele daha var: İstanbul’da, özellikle gençlerin buluşacakları, hem ders çalışıp hem vakit geçirecekleri, kitapları tanıyacakları kütüphane eksikliği o kadar fazla ki... Camiden önce kütüphane diyorum.
Ne Ayasofya cami olsun, ne de gösteriş için cami yapılsın!
Kalıpları kıralım, heyecanın aklın önüne geçmesine izin vermeyelim.

Yazarın Diğer Yazıları