Müzik bilimlerinde dil!
Üniversiteler meselesi derin bir yara... Meselenin içinde olanlar kendilerini daha iyi ifade edeceklerdir. Mektupları vermemin asıl sebebi budur. Şu konuya hiç temas edilmiyor: Türk müziği üzerine çalışanların yabancı dile mahkûmiyetleri... Aşağıdaki e-posta bütün müzik ilimleri sahasında çalışan akademisyenler adına diyebilirim:
“... Ülkemizin köklü üniversitelerinin birinde görev yapan bir Yard. Doç. Dr.’um.. Sorunlarımız o kadar fazla ki sabaha kadar konuşsak bitmez. Ancak en önemlilerinden birini, siz de yazınızda dile getirmiş olduğunuz gibi, ne ölçtüğü, neyi amaçladığı pek belli olmayan, çalışmakla bile başarılması zorlaştırılan ve gün geçtikçe de zulüm hâline gelen yabancı dil sınavlarıdır.
Kendim müzik eğitimi bölümünde görevliyim. Alanım ağırlıklı olarak Türk müziği, Türk Halk Müziği ve Türk halk çalgılarıdır. Sanat bölümleri için yabancı dilin ne kadar gerekli olduğunu sormak isterim. Branşımız gereği bizler zaten müzik dili olan notayı kullanırken buna mukabil, akademik ilerlememizi sağlamak için doktora şartı olan dil seviyesini başarmışken, İngilizce yazılmış her çeşit makale, kitap gibi yayınları çözebilecek seviyede yabancı dili de öğrenmişken bizlerden daha ne istenmektedir?! Sınav sistemi yüzünden İngilizce bilmeyen biri gibi değerlendirilmekteyiz. İşimizi gücümüzü bırakmış oturmuş İngilizce sözlük ezberlemekteyiz. Alanımızla ilgili yayınları, müziğimizle ilgili sorunları araştırmaktan ve konuşmaktan çok, varsa yoksa İngilizce testler içerisinde boğuşmaktayız. İngilizce sınavından istenilen puanı alan kişiler akademik yayınları çok az da olsalar Doç. ve Prof. olabiliyorken, dil puanı olmayıp ancak kitap yazmış, onlarca makale ve bildirilere sahip, konferanslar vermiş, yüksek lisans ve doktora tezleri yönetmiş akademisyenler oldukları yerde saymaktadırlar. Bir dil barajı bilim adamının önünde bu kadar engel olmamalı. Daha makul, daha çözülebilir, daha anlaşılabilir bir sınav yapılması çok daha insanî olacaktır.
Aksi takdirde böyle devam ederse, Üniversiteler özellikle sanat alanlarında eleman bulamaz durumda kalacaklardır ki, yeni açılan üniversiteler bu anlamda çok büyük sıkıntı yaşamaktadırlar. Düşünen, sorgulayan, araştıran, okuyan insanları bu kadar çok sınavlarla meşgul etmemek gerektiği kanısındayım. Nice yetenekli hevesli öğrenciler bu gibi sınavlardan ve hocalarının çektiklerini gördüklerinden dolayı üniversitelerde kalmayı istememektedirler. Yabancı dili, Anadolu insanının ilerlemesinin önündeki en büyük engel olarak görmekteyim. Bizler ne ortaokulda, ne lisede, ne üniversitede, ne yüksek lisansta ne de doktora eğitimimiz esnasında yabancı dil ile ilgili bir eğitim görmedik. (...) Ayrıca son dönemlerde yapılan yabancı dil sınavları incelendiğinde görülecektir ki, sınavlar artık bizler gibi orta seviyede alanı İngilizce olmayan kişileri değil de, alanı yabancı dil olan, yabancı dil hocaları sınavdan geçiriyorlarmış gibi bir durum oluşmuştur. Yeni YÖK yasasında yabancı dil sorunu mutlaka çözüme kavuşturulmalı, insanların ömürleri dil çalışmakla geçirilmemelidir. Bizler İngilizce, Almanca vs. hocaları olmayacağız. Bizleri bu kadar zorlamasınlar.” (M. C. P.)
Yaraya neşter vurana kadar devam edeceğiz.