Milli Eğitimden Atatürk’ü çıkarmak

Milli Eğitim Bakanlığı, Atatürk İlke ve İnkılâpları ile Atatürk milliyetçiliğine vurgu yapan yasal maddeleri kaldırıyormuş. Bunun yerine insan haklarına vurgu yapan yeni hedefler koymuş. Artık hiçbir Türk çocuğu, Türklük kimliğine dayalı ve Atatürkçü esasına göre yetiştirilmeyecekmiş.
Bırakın kaldırsın.
Gerekirse yasanın içine biraz da düşmanlık eklesin. Yeni yetişecek çocuklar Türksüzlük üzerine, Atatürk ilkelerine bağlı olmadan yetişsinler.
Siz şimdi olur mu öyle şey diyeceksiniz.
Olur!
Bu zamana kadar eğitim sistemi Atatürkçü yetiştirdiğini sandı ve en sonunda düşmanını işbaşına getirdi. Şimdi kendisini yok ediyor.
Göreceksiniz ki bu “yeni resmi” duruş, tıpkı “eski resmi durum” gibi kendi karşıtını yaratacaktır. Emin olunuz Atatürk de Onun temel mantığı da çok daha iyi anlaşılacaktır.
Kitleleri sürekli ayakta tutan, milli dinamizmin ideolojisi asıl şimdi yaratılacak.
Hatırlayın lütfen.
“Atatürkçülük de neymiş?.. Hiç demokratik ülkelerde devletin dayatması olur mu? İnsanlara tek bir fikir empoze edilir mi!..” diyerek, yıllardır Atatürk düşmanlığı yayanlar, sonunda Atatürk’ün toplum ve siyasal düzen felsefesini okullarda gerçekleştirilebilecek yegâne amaç olmaktan çıkarıyor. Yerine “insan haklarını” koyuyor. Bir başka ifade ile milliliği ve özgünlüğü ortadan kaldırıyor, evrenselliği, “yeryüzü yurttaşlığı” algısını getiriyor.
Milli yurttaş yerine, evrensel yurttaş geliyor.
Bu durumda “Milli Eğitim” kavramsallaştırmasının da içi boşalıyor. Öyle ise bakanlığa milli olmayan bir isim bulmak daha kabul edilebilir yaklaşım olacaktır.
Atatürk’ün temel düşünce algısını, ilke ve yönelim anlayışını ortadan kaldırdınız mı, elbette Onun en çok vurgu yaptığı, Kurtuluş savaşının temel ateşleyicisi “Türklüğü” de kaldırmanız gerekecektir. Çünkü “Türklük” , cihanda yalnız kalarak kendi başının çaresine bakmak zorunda olan bir toplumun “Kurtuluş” dediği varolma fikrinin yegane besleyicisidir.
Şimdilerde Türklük; “aaa bu ırkçılık da neyin nesi” denilerek yok sayılmak istenen, Kürtçülüğe fedaya hazır bir kavram olarak takdim ediliyor. Bir başka anlatımla Kürtçülüğün yeniden inşası için Türklük, baskı altına alınarak, hafızalardan silinmeğe çalışılıyor. Bu sebepten olsa gerek Milli Eğitim Bakanlığı, yeni bakan marifetiyle “Türklüğe” vurgu yapan tüm yasal maddeleri de ortadan kaldırtmış.
İyi yapmış. Teşekkür ederiz.
Çünkü karşıtını ancak böyle yaratabilir ve yaşatabilir. Demek ki Türk Milliyetçilerini ilelebet canlı tutacak bir güneş doğuyor.
Hayırlı olsun.
Tükenmeyeceğimizin resmidir. Bize yeni hedefler oluşturmak için sistemi devşirenler gece gündüz çalışıyor.
Konuya devam edelim.
Hem Atatürk ve hem de Türklük “evrensel yurttaş” kimliğinin yerine “milli yurttaşı” öneriyordu. “Milli yurttaş” yerli, bizden, tarihsel köklerinden beslenen somut bir varlıktı. Bir ulusun/milletin öğesiydi. Evrensel yurttaş ise evrensel kurallara bağlı, kendini yeryüzüne ait hisseden, belirli bir tarihsel kimliğe dayanmayan, insanlık âleminin (sürünün) parçası olacağından zararsız olarak görülen yurttaştır. Öyle bir yurttaşın bizden, yerli ve milli olmasından çok insan olması
yeterlidir.
Milli yurttaşın, kendini bağlı hissettiği bir vatanı, üzerinde kurulu bir ülkesi, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal sistem içindeki ilişkilerden doğan, kurumsallaşmış, kendini parçası saydığı bir toplumu ve bunun bilinci vardı, yeni yurttaşın buna pek ihtiyacı olmayacak. Çünkü o bizden biri değil, herkesten oluşan herhangi biri. Öyle ise milli yurttaş ideali için buyurun göreve.

Yazarın Diğer Yazıları