Millî birliği tesis etmek
Uzun dönemdir millî hassasiyetin yoğun olması gereken yangın, sel, müsilaj, deprem, voleybol maçlarında bile ayrışan bir görüntüyle karşı karşıyayız. Ekonomik ve sosyolojik buhranlar yaşadığımız bu dönemde, ihtiyacımız olan yegâne şey birbirimize kenetlenmek ve millî birliğimizi tesis etmek olmalıdır.
Siyasal iktidarın sürekli ayrıştıran ve ötekileştiren bir dil kullanması, her yapılan söylem ve eylemi kendine başkaldırı olarak görme hastalığı devam etmektedir. Özellikle hain 15 Temmuz darbe girişiminden sonra herkes görmüştür ki, din sosyolojisine olan zafiyetimiz, laik bir ülkede 15 Temmuz 2016 gecesi dinî bir tarikatın darbe teşebbüsüyle sonuçlanmıştır. Nitekim Türk devleti tarihsel süreçte birçok ihanetle karşı karşıya kalmış ancak 15 Temmuz'u diğerlerinden ayıran en önemli özellik, darbecilerin devleti yönetenlerin yanı sıra sivil, asker demeden topyekûn bütün milleti hedef olarak görmüş olmalarıdır.
15 Temmuz’da TSK, İçişleri, Dışişleri, Sağlık Bakanlığı, Diyanet ve her kurumdan FETÖ’cüler çıktı. Bu kurumlardan FETÖ’cüler çıktı diye bu kurumları kapattınız mı? Kuleli Askerî Lisesi ve kapatılan diğer askerî okullar Türk Milletinin hafızasıdır. Alparslan Türkeş, Mareşal Fevzi Çakmak, Kâzım Karabekir, Gazi Osman Paşa gibi tarihe yön vermiş şahsiyetler Kuleli Askerî Lisesi’nden mezun olmuştur. Bu tarihî okulları kapatmanın izahı yoktur.
Uzun dönemdir özellikle FETÖ’den boşalan alanlara başka tarikat ve cemaatlerin sızma girişimleri yüzlerce habere konu olmuş, cüppeli amiral, kavga eden teğmenler gibi münferit olaylar kamuoyunun gündemine gelmiştir.
Türk Milletinin iç ve dış tehditleri yoğun olduğu bu süreçlerde TSK, milletimizin harim-i ismetini koruyacak ve bize güven verecek yegâne kurumumuzdur. 15 Temmuz travmasını atlatmış, ileri teknolojide kendini yenilemiş ve dosta güven, düşmana korku salan NATO’nun en güçlü ikinci ordusu konumundaki TSK’nın siyasete meze yapılacak olgularla yıpratılması, sadece Türk düşmanlarını sevindirir.
Yine gördük ki, Harbiyelilerin mazilerinde uzun dönemdir kılıç geleneğini tehdit gören bir zihniyet var. Dün bizim sizi FETÖ konusunda uyardığımız, siz ise sümüklü mendilini öpme yarışına girdiğiniz süreçlerde, yarım asırlık bir süreç içerisinde devlet içinde gizli ve illegal bir yapılanma oluşturarak devletin kritik kademelerine sızmak suretiyle devleti ele geçirmeyi hedefleyen FETÖ yapılanması, geçtiğimiz yıllarda Ergenekon, Balyoz ve Casusluk davalarıyla Türk Ordusu'na yönelik yıpratma ve ele geçirme projeleriyle TSK içine sızma girişimlerinde büyük yol kat etmiştir.
Bu kumpas davalarla cezaevlerine gönderilen subay, astsubaylardan boşalan kadroları kendilerine fırsat bilen FETÖ'cüler, öncelikle TSK'nın atama ve terfi sistemini alt üst ederek, yıllardır süre gelen emir komuta zincirini bozmaya çalışmışlardır. Atatürkçü subaylar büyük oranda tasfiye edilmiştir. Aynı geleneği devam ettirmek isteyen ve bunun hayalini kuran bedhahların, Türk Milletinin göz bebeği TSK içerisinde Paralel yapıların yerine Meridyen yapılar kurma isteği hâlen diridir.
Genç teğmenlerin bir askerlik dehası olan ve modern dünyanın kabul ettiği en büyük komutan olan, T.C. devletinin kurucusu Başbuğ Atatürk'e dair sloganlar atması övünç kaynağıdır. Bunu tehdit olarak görmek kabul edilebilir şey değildir. Bu siyasete meze yapılacak bir durum değildir. Bu vesileyle kadını mutfaktan çıkarıp seçme ve seçilme hakkı tanıyıp, kadını demokrasiye ve Cumhuriyete ortak eden Mustafa Kemal Atatürk'ün gelecek nesillere bıraktığı kadın değerinin en büyük göstergesi, Kara Harp Okulu Devre Birincisi Teğmen Ebru Eroğlu, Hava Harp Okulu Devre Birincisi Teğmen İkra Kuyumcu, Deniz Harp Okulu Devre Birincisi Teğmen Şeyda Yıldırım'dır.
Bu Cumhuriyetin kazanımlarının en güzel örneklerindendir.
Tebrik ederim…