Milletin başını belaya sokmayın...
AKP hükümetlerinin uluslararası ilişkilerde yaptığı tek şey, milletin başını belaya sokmaktır. Rus meselesinin adı da budur. Evet, milletin başı belaya sokulmuştur. Millete zorlayarak, bilerek düşman üretilmiştir.
Irak'ta, Suriye'de Mısır'da, Libya'da olan birbirinden farklı değildir. Bakın İslamcı yönetimin İslam coğrafyasında kendileriyle İslam ülkeleri arasındaki ilişkiye. Hepsi ile kavgalı... İlişkilerimiz bitmiş. Hatta kimileri bize düşman olmuş durumda. Halklar birbirini sevmeyen mesajlar yayınlıyor.
Peki, hangi gerekçeyle ve niçin? Türk milletinin büyük büyük büyük menfaatleri için mi?
Hayır!
"Türkiye'nin çıkarı..."
Hangi çıkarı? Nedir o çıkar? Açıkla da bilelim. Gerekirse biz de uğrunda ölelim. Yüce milletimiz ve devletimiz mutlu olsun...
Petrole mi konacağız?
Sınırlarımız mı genişleyecek?
Ekonomik rezervlerimiz mi artacak?
Mücadele verdiğimiz ülkeleri sömürgelerimiz haline mi getireceğiz?
Yoo!
E, öyle ise neden kavga ediyoruz?
Neden başımız belada?
Mesele haddinden fazla millî ise, neden ülkemizde Amerikan askerleri, uçakları, silahları ve mühimmatı var?
Eski Suriye, Türkiye için daha güvenli ve daha millî çıkarımıza uygundu. En azından sınırlarımızdan emindik...
Öyle ise niçin gazetecileri tutukluyorsunuz?
Gazetecilere sorulan sorular size de sorulursa mesele yoktur. Adalet gerektiği gibi işliyor demektir. Bu durumda tek kelime itirazımız olamaz...
Gelelim Suriye konusunun diğer boyutuna.
Rus uçağının vurulması ve Türk milletinin başının belaya sokulması meselesine.
Elbette sınırlarımızı koruyacağız. Buna kimse itiraz edemez. Türk silahlı kuvvetleri bunun için vardır.
Bu tamam.
Ancak, şu durumu bilmek hakkımız: Biz Türkiye olarak Suriye meselesini neden kendi iç ve millî meselemiz gibi görüyoruz ve neden Suriye için bunca zahmete, çileye, ağır sonuçlara katlanıyoruz?
Türklük için mi?
Bu imkânsız. Çünkü siz, Türk lafını anayasadan silmeye çalışıyorsunuz.
Türk'ün adını, avradını, namusunu, kızını ve kızanını Tuzhurmatu'da önce IŞİD'e sonra da Kürt özerk bölgesine bıraktınız. Yüzlercesi katledildi. Bir o kadarının ırzına geçildi. 9-10 yaşlarındaki Türkmen kız çocukları cariye diye alıkonularak kirletildiler...
Soruyorum: Bunlar sizin büyük müttefikiniz ABD ile iş birliği içinde parçalanan Irak'ta olmadı mı? Bunlar olurken hükümetiniz, yazarlarınız, TV yorumcularınız, imamlarınız, hocalarınız ve var sandığımız vicdanlarınız neredeydi? İçiniz sızlamadı mı?
Şimdi "savunuyorum" deyip güya korumaya çabaladığınız Türkmen Dağı'ndan kaçan Türklerin bir kısmı hatırlarsanız sığınmacı olarak Türkiye'ye geldi ve siz, "bunlar Alevi" diye kamplara almadınız. Türkmenlere Alevi cem evleri sahip çıktı. Pek çoğu halen daha sokaklarda yatıp kalkıyor. Aç ve sefil...
Soruyorum: Siz, madem Türkleri bu kadar çok kolluyorsunuz, şimdi sizi derinden destekleyen Bahçeli kardeşinizle el ele vererek durumlarına neden çözüm bulmadınız?
Türkiye'de Anayasa'dan Türk'ün adını silmeye çalış, Kuzey Irak'ta Türk yurtlarını başkalarına teslim et, Türkmen Dağı'ndan göçenleri Alevi diye sokağa terk et, sonra da Rus uçağını vur ve "ben Türkmen Dağı'nı savunuyorum." de. Biz de yutalım ve afiyetle yiyelim. Öyle mi?
Büyük Ortadoğu Projesi için yapılan her faaliyet, Türkiye'nin millî kaybına, Amerika ve İsrail'in çıkarınadır. Bunun böyle olduğunu rahmetli Erbakan Hoca ta 1990'lı yıllarda açıklamıştı. Hatırlatırım. Bu sebeple gayrimillî politikalarınız beni bağlamıyor...
Boşuna gazetecileri tutuklamayın, Rusya ile de başımızı belaya sokmayın..