Millet aptal mı?!

Konuşanlar ellerinde silâh olan değil, silâh olmayanlar... Dört duvar arasında sefa sürdürülen Abdullah Öcalan eli silâhlı PKK’lılara sesleniyor:
“Hey hevaller silâhı bırakın! Bir de kongre toplayın.”
Onlar da hemen uysal koyuna dönmüşler:
“Emrin başım gözüm üstüne Serok!”
Hükûmetin sözcüleri A. Öcalan “Silâhı bırakın!” dediği için PKK’nın silâh bırakacağından o kadar eminler ki, ülkenin dağlarında çiçek açacağına, kardelenlerin her yerden fışkıracağına inanıyorlar! (Bu kaçıncı çiçek açış? Hesabını tutan var mı?!) Allah göstermesin bir yerlerde bir iki silâh patlasa “Provokatörler devrede!” diyecekler, hatayı yine üzerlerine almayacaklar.
Bunlar akıl yürütmesini bile bilmiyorlar.
10 madde açıkladılar. Siz bu 10 maddede asıl ne demek istediklerini anladınız mı?
Meselâ birinci madde: “Demokratik siyasetin içeriği tartışılmalı.”
PKK’nın uzantıları şu anda Türkiye’nin en imtiyazlı, en el üstünde tutulan partileri değiller mi?
Hükûmet onlar için var. PKK’nın silâhlı güçleri her yerde onların koruyucuları, haraç toplayıcıları, adalet dağıtıcıları (!), kolluk kuvvetleri değil mi? Sol liberal ve siyasî İslâmcıların desteği de artısı...
İkincisi meselâ: “Demokratik çözümün ulusal ve yerel boyutlarını tartışmalıyız.”
Neyin “çözüm”ü, neyin “boyutlar”ı? Geç bunları!
Hele 9. madde var ki, “ortak vatan”ı ve “millet” in tanımını istiyor.
Aslında böyle “demokratik” (beş maddede geçiyor), “çözüm” (2 maddede geçiyor), “özgürlük” (1 maddede geçiyor), “kimlik tanımı” (1 maddede geçiyor) diyerek aynı şeyleri söylemektense, 10. maddeyi tek madde olarak açıklasan ve “Bu madde pazarlığa tâbi değildir.” desen, milletin kafası karışmaz. 10. madde “bölünme” için Anayasa teminatı istiyor:
“Bütün bu demokratik hamleleri içselleştirmeye yarayan yeni anayasa.”
Milletin karşısına geçip: “Bölünmek istiyoruz, şimdilik otonom bölge, sonra ayrışma” mı diyeceklerdi!
Muğlak, her yere çekilebilen kavramlarla kafaları bulandıracaksın, millet meseleyi anlayana kadar birkaç hamleyle yeni mevzilar kazanacaksın... Yapılan bu.
Hükûmetin istediği yeter ki silâh kullanılmasın... Yeter ki, “barış” geldiğine millet inandırılsın... Alın, nereyi isterseniz orası sizin olsun... Vali mi tayin edersin, polis şefi mi, vergi memuru mu, hâkim-savcı mı; sizin bileceğiniz iş!...
Daha yakın zamanda PKK’ın başlarından Duran Kalkan “Ne silâh bırakması? Türk Devleti silâh bıraksın!” dememiş miydi!
A. Öcalan’ın açıklamasına karşı Kandil’den Mustafa Karasu, Duran Kalkan’dan farksız konuşuyor:
“Koyduğu 10 başlıkta müzakere edip sorunu çözecek midir, çözmeyecek midir? Bu sorun çözülmeden ’PKK silâh bırakacak’, ’PKK Kongresini yapıp silâh bırakma kararı alacak’biçimindeki yaklaşımlar demagojidir, aldatmak ve sorunu çarpıtmaktır. Önder Apo’nun söylediklerini de tersine çevirip hem Önder Apo’ya karşı, hem Özgürlük Hareketi’ne karşı kullanmaktır.”
Şartlar lehineyken neden silâh bıraksın ki...
Milleti ne zamana kadar aptal yerine koyacaksınız!

Yazarın Diğer Yazıları