MHP'de siyasî tereddî
Parti içi tartışma olmazsa partiyi geliştiremezsiniz.
MHP Genel Başkan Yardımcısı tarih profesörü, MHP için yıkıcı propagandadan bahsetmektedir. Kim "yıkıcı"? Meselâ benim bu köşede yazdıklarım, hangi kategoriye girer: "Müspet tenkit"e mi, "menfi tenkit"e mi?
Lâfı dolandırmayacağım: MHP Genel Başkanı hakkında doktorlar ne diyor? Hangi tempo ile çalışabilir ve genel başkanlık faaliyetleri için bu tempo yeterli mi?
Genel Başkan'ın sağlığı, makamdan önce gelir. Bunu söylemeye gerek yok. Hiç kimse bir insanın sağlığını bahane ederek, yoruma girmemelidir ve hüküm vermemelidir. Mevcut MHP Genel Başkanı için kararı verecek olan doktorlardır.
Bir genel başkan halkın gözü önündedir; doktorların tavsiyelerini de halk bilmelidir.
MHP Genel Başkan Yardımcısı tarihçi profesör diyor ki:
"... 1 Kasım Seçimlerinden sonra geleneklerimize, fikirlerimize, dokumuza, meşrebimize, siyaset ve insan anlayışımıza aykırı bir takım yollarla başlatılan 'suni' kurultay girişimleri; nihayet mahkeme kapılarına kadar uzanmış, yargı yoluyla MHP'yi kayyuma teslim etme çabasına dönüşmüştür. Yani Türk milliyetçilerinin mukaddes ve mübarek davası, davalık olmuştur."
Genel Başkan Yardımcısı, kanunî kurultay talebini nasıl "sun'î" bir talep olarak nitelendirebilir ki... Son imza sayısı 547... Bazı imzalar bilerek istenmemiştir. Yoksa 700'ün üzerine çıkacaktı.
Balgat, "demokratik tüzük" için neden kurultaya gidilmesini istemiyor?
Parti tüzüğünde ne yazıyorsa, partiler kanununda ne yazıyorsa, seçim kanununda ne yazıyorsa imza toplayanlar da bu kriterlere uyuyorlar. "İçeriden hançerlenmek" gibi görülecek bir durum var mı ortada?!
Genel Başkan Yardımcısı, sitemle, gazetelerde "MHP mahkemelik oldu!" türü başlıkları sıralıyor ve şöyle diyor: "MHP'yi mahkemeye sürüklemeye kalkanlar için bir utanç vesikasıdır."
547 imzayı ve arkasındaki kitleyi kaale almayarak, yok sayarak dosyaları bir tarafa koyup kurultayı toplamayan Balgat mı, yoksa kanunun kendilerine tanıdığı hakkı kullanarak mahkemeye gitmek zorunda kalanlar mı "utanç"a sebep olanlar?
Suç bastırmaya kalkışmayalım. Tarihçi mekteptaşım, Türkiye'nin yetiştirdiği kıymetli bir ilim adamıdır. Yakın tarihi, daha önce de yazdım, çok iyi bilir.
Balgat, Milliyetçi Hareketçileri mahkemeye gitmeye mecbur etmemeliydi.
Tüzük kurultayı sonucu belli olan bir kurultaydır ve bu Balgat'ın işine gelmemektedir.
Ekim'de il, ilçe kongreleri başlayacak, 2018'de de olağan kongre yapılacak. Eh o zamana kadar, ayrıkları ayıklar, kendi üst kurul delegelerimizin listesini yapar, yine seçiliriz. "Sen ben, bizim oğlan" yeter.
Maksat bu değil mi?
Ayak oyunlarının, karşısındakileri aptal yerine koymanın, demokratik hakları hiçe saymanın, nelere mal olduğunu asıl, tarihçi Genel Başkan Yardımcısı fark etmesi gerekirken, mugalatayla gerçekleri örtmeyi tercih etmesi bir maksada matuftur.
Soralım şimdi:
Balgat'ın demokratik hakları hiçe sayması "siyasî tereddî" kategorisine girer mi girmez mi?