Matem ayındayız ama...
Matem ayındayız. Alevî-Şiî kesimde büyük yas var. Ve bu yas 10 Ekim 680 gününden beri sürüyor. Aslında bütün Müslümanlar üzüntülü... Alevî-Şiî kesim ise daha üzüntülü.
Matemin sürekliliği, yürekteki koru ateşler.
Hz. Peygamber, matemin uzamasını, yasta dövünmeyi yasaklamış ve Cahiliye döneminden gelen âdetleri sınırlamış, sadece ölenin hatırasına hürmeten yakın akraba için üç gün, koca için de dört ay on gün bir nevi yas tutmayı meşru kılmıştır.
Hz. Hüseyin'in şehadetinin farklı bir anlamı vardır. Hz. Peygamber'in torunu ve Hz. Ali'nin oğlu Hz. Hüseyin'in Kerbelâ'da 71 yakınıyla birlikte katli büyük infiale yol açmış ve Şia'yı müesseseleştirmiş; bu koldan nice mezhepler meşrepler ortaya çıkmıştır. Hasan Sabbah bile bu müesseseleşmenin bir uzantısıdır. (Bkz. Arslan Tekin, Hashaşîler-Sır ve Ölüm.)
"Hangisi hakiki İslâm?" sorusuyla karşı karşıyla kalıyorsunuz.
Ben, Kur'ân-ı Kerîm'i önüme koyuyorum. Ne uyuyorsa ona bakıyorum. Hadisler elbette açıklayıcı ama çok titiz olmak gerekiyor. Kur'ân bağlantısı mutlaka tespit edilmelidir.
Burada zamanında yazmıştım. Çıkarı için o kadar çok insan hadis uydurmuş ki... Bu yüzden hadis âlimleri hadis silsilesini takipte titiz davranırlar. Nakil halkalar sağlam olmaz, Hz. Peygamber'e ulaşmadan bir yerde kesilirse buna kayıt düşerler ve ihtiyatla karşılarlar. Kayıp halkayı bulmak için didinir dururlar.
"Matem"le "kin" arasında bir bağ kurmaya kalksam birileri farklı anlar. Girmeyeyim.
Şunu unutmayalım: İslâmî kardeşlik hiçbir zaman olmamıştır. İslâmî düzen belli yerlerde yönetimin anlayışına, meşrebine göre tesis edilmiştir.
"Halifelik olsa İslâm kardeşliği de olur." gibi sakat bir anlayışın ardından gidenler var. Hatta, birine "ilâhlık" izafe ediliyor ve içten içe, zaman zaman dışa da vurarak, o kişi "Halife" görülüyor. Sarayların, selâtin camisine benzer cami yaptırmanın, altın varaklı tahtların anlamı da budur.
Şunu bilin ki İslâmda halifelik diye bir makam yok. İlk dönemlerde seçimle dört halife gelmiş, sonrası kan ve gözyaşı. Gücü olan kendisini halife ilân etmiş veya halifeyi çıkarı için kullanmıştır
680'den beri tutulan yasın sebebi de bu, inanç sapması da bu, meşrep-mezhep farklılığı da bu!.. Kimse gücenmesin, kimse alınmasın! Ve kimse "Ne diyor bu ya!.." demesin.
Şu satırları okuyalım:
"İslâm Tarihi'nin ihtilaflı konuları üzerinde ülkemizde yapılan çalışmaların azlığı dikkati çekmektedir. Bu tutum, ihtilafların içinde yer almış olan şahsiyetleri yargılamaktan kaçınma gibi iyi niyet taşımakla birlikte; çoğu zaman tarihî gerçeklerin ortaya çıkmasını engelleyen bir faktör olmuştur."
Bu satırları, ilâhiyatçı Prof. Dr. İbrahim Sarıçam'ın "Emevî-Hâşimî İlişkileri" başlıklı, Hz. Peygamber'in de dâhil olduğu Hâşimîler ile Hz. Hüseyin'i şehit etmeye kadar "kin"i götüren Emevîler arasındaki mücadeleyi anlatan kitabının ön sözünden aldım.
İslâm tarihinde ortalık sütliman değil. Kur'ân, şahsî çıkarlara, siyasî emellere dayanak yapılmış, hata Kur'ân sayfaları mızraklara geçirilip savlet edilmiştir!
"Siyasî İslâmcılar" "Türk düşmanlığı"nı ertelesinler, geriye dönüp bir baksınlar!