Mahkûm darbeci!
Önce Hz. Peygamber’in şu sözünü hatırlatacağım: “ÜzkürûMevtâkümbi’l-hayr.” (“Ölülerinizi hayırla anınız.”)
Bir vesileyle yine yazmıştım. “Mevtâküm=ölülerinizi” sözü, Sizin (hayırla anacağınız) ölülerinizden bahsediyor. (Bu hadisi talebeliğimde, bir konferansında Necip Fazıl’dan işitince uyanmıştım!)
Yahya Kemal’le ilgili şu anekdot nakledilir:
“Yahya Kemal, bir ölünün arkasından konuşurken, kendisine bu hadis hatırlatılmış: Bunun üzerine de Yahya Kemal, ’bakınız’, demiş ’Hadis, ’Üzkürûmevtakümbi’lhayr!’buyuruyor; yani, ’ölülerinizi hayırla yad ediniz!’’Dikkat ettiniz mi,’diye devam etmiş Yahya Kemal, ’Hz. Peygamber, ’mevtaküm’buyuruyor, ’ölülerinizi’, diyor. Arkasından konuştuğum kişi benim ölüm’değil ki!’” (Hilmi Yavuz, “Ece Ayhan nasıl putlaşıyor?”, Zaman, 16 Nisan 2003).
Kenan Evren öldü. Kim nasıl anar bilemem; Allah taksiratını affetsin.
Darbenin iyisi kötüsü olmaz. (Şu zamanı yaşadıktan, Anayasa’nın göz göre göre askıya alındığını, kanunsuzlara dur diyecek bir mercinin kalmadığını gördükten sonra, bazen “Kanunu uygulayacak bir güç mü kalıyor sadece!” , diye insanlarımızın düşünmediğini söyleyebilir miyiz? Yine de darbeye kesinlikle hayır! Darbeciler bütün kanunları askıya alıyorlar, kendi kanunlarını getiriyorlar.
Esas olan halk gücüdür. Çok zorda kalınırsa, Anayasa çizgisine çekmek için, kanunlar çerçevesinde sivil itaatsizliktir. Ve... Seçimlerden başka ihtar ve değiştirme yolu yoktur!
Kenan Evren, ilkin ülkeyi çok zora soktu, sonra “kurtarıcı” rolüyle ortaya çıktı. Kimse gücenmesin, kızmasın: 12 Eylül öncesi akan kandan birinci derecede mesûl iki isim vardır: Bülent Ecevit ve Kenan Evren. Ecevit, ihtilâlci sola kapı aralamış, Ülkücülere ise set kurmuştur. (Silâhlı sol örgüt mensuplarını, 1974’te, Erbakan’la birlikte affeden Ecevit’tir. Af facia getirmiş, 12 Eylül’ün yollarını bir bir döşemiştir!) Alparslan Türkeş, Ecevit’e gerçekleri anlatabilmek için çok çaba harcadığını inkâr edemezsiniz. Öyle ki; TBMM Başkanı’nın CHP’den seçilmesi için oy kullanmıştır (1977’de Cahit Karakaş’ın başkan seçilmesi hâdisesi). Yeter ki, Ecevit, ihtilâlci aşırı sola taviz vermesin, Ülkücülerin meşruiyet çizgisinden sapmadığını anlasın.
Bülent Ecevit, 1999’da da yaptı yapacağını ve Rahşan Ecevit’in ağzından Ülkücülere en ağır bühtanlarda bulundu. (Fikret Bila, “Rahşan Ecevit’ten bomba gibi sözler”, Milliyet, 15 Mayıs 1999). Bühtanlar mide bulandırıcıydı ama Milliyetçi Hareketçiler “ülkenin selâmet” i için yine Ecevit’in başbakanlığında koalisyona razı oldular.
Kenan Evren... Ülkede kan gövdeyi götürsün, halk bize razı olsun, tavrı içindeydi. Bu mantıkla 12 Eylül 1980’e gelindi. Halk Cunta’ya öyle muhtaç oldu ki, %92 oyla hem anayasasını kabul etti, hem de Evren’i Cumhurbaşkanlığına seçti! Ya 12 Eylül öncesi giden canlar, ya 12 Eylül Darbesi’yle söndürülen hayatlar...
Darbeyi kim besledi? Belgelere ulaşan Doç. Dr. Mehmet Akif Okur, ABD’nin darbedeki rolünü tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde belirlemiştir. ( “Türkiye-ABD İlişkilerinin 12 Eylül Kavşağı: Amerikan Belgeleri Darbe Hakkında Ne Anlatıyor?”, Uluslararası Hukuk ve Politika, C. 10, S. 40, 2014)