Kürtçülükle MHP eşitlendiyse kim sorumlu?
Seçim sonuçları aynı zamanda sorgulama zamanıdır. Kürtçülükle MHP eşitlendi. Bu durumda Türk milliyetçiliği MHP ile geriledi mi? Devlet kuran milliyetçilik, AKP iktidarıyla zarar gördü, içinin boşaltılması için anayasal yurttaşlık kimliğine yönelik saldırılar aldı başını gitti. En başta devletin varoluşunu simgeleyen T.C., Atatürk, etnik yapının ayrıştırılması gibi millî bütünleştirici değerlere açık saldırılar oldu.
Bu tamam.
Ancak MHP’nin önderliğinde Türk Milliyetçiliği istenen ve beklenen performansı gösterdi mi?
Hayır!
Milliyetçi değerlerin yükselmesi, kurucu öğelerin anlam kazanması için kitleler harekete geçirilmedi. Mesela, MHP, İstanbul’da siyasal tabana olması gereken ölçüde inemedi. MHP’nin bu anlamda örgütsel sıkıntıları var. İç ve dış Türkler meselesi açısından bir insani yardım örgütü kurabildi mi MHP?
Kurmadı.
O insanların haklarını koruyacak insan hakları örgütümüz var mı?
Yok!
Toplumsal kitlelere hitap edecek, kitle hareketlerini yönetecek sosyal psikoloji çalışmasını kim yapıyor? Hiç kimse...
Sadece eleştiriyorlar...
En kolaycı yol: Eleştir, en ağır sözleri söyle, içini ve kitleleri rahatlat otur yerine, bekle...
Halkta somut karşılığı olmayan bu tür aşırı tepkisel politikalarla PKK’lı kadrolarla eşit milletvekili çıkaran şu anki noktaya geldik. Milli bütünlüğümüz karşısında iç düşman olarak gördüğümüz bölücülükle eşdeğer haldeyiz..
Şimdi tutturmuşlar, “ben tanımıyorum. Yok hükmündedir...” diyorlar. Gözlerinizi bağlayınca uçurum ortadan kalkar mı? PKK silinir gider mi? KCK paralel devletine son verir mi? Kısacası gerçeklik ortadan kalkar mı? Kesinlikle kalkmaz ve yok olmaz. İstesek de istemesek de reel gerçeklik bu ve onunla yaşayacağız. Eğer bu gerçekliği yenmek istiyorsan, onu alt edecek ve ortadan kaldıracak, halkta karşılığı olan politikalar üreteceksin. Yoksa kaos büyümeye, uçurum derinleşmeye devam edecektir. İşte bu sebeple “gerçekler acıdır” derler.
Doğu ve Güneydoğudaki ülküdaşlarına ulaşamadıysan, zaman içinde hiç ilgilenmediysen ve sırf bu yüzden onları kayıp ettiysen günün birinde bir çözülmeci gelir ve sana der ki: “Sivas’ın ötesine geçemez bunlar.”
Haksız mı?
Haklı...
Çünkü sen oralarda var iken yok olmuşsun. Var olmak için de hiçbir politika geliştirmemişsin.
Haydi, orayı bırak, dünyanın kalbi İstanbul bile ilgini kaç yıldır çekmiyor. İstanbul’un kalbine gireyim, gönlünü kendime çevireyim dememişsin..
Derleyip toparlarsak Bülent Arınç’ın yönelttiği soruları bizde yüksek sesle sormak durumundayız: Bütün bu 13 yıllık politikalarınızın sonunda ey MHP, “Ne kazandın? Hükümet ortağı mı oldun hayır. İktidar ortağı mı oldun hayır. Olmaya da niyeti yok. Ben yan gelip yatacağım. Keyfime bakacağım. Muhalefette takılacağım. Bu ülke nasıl yönetilecek? Bu insanlar nasıl maaşlarını alacaklar? Nasıl yatırımlar yapılacak? Türkiye’nin etrafındaki bu ateş çemberinden Türkiye nasıl bir vaha gibi, yeşil ve huzur adası gibi kendini kurtaracak?”
Ateş çemberini Arınçgiller oluştursa da önleyecek birileri lazım. Kim yapacak? Kim kurtaracak?