Küreselciler gelişmelerden ders alıyor mu?

ABD’de başlayan ekonomik kriz Türkiye’nin üstünde belirdi ve etkisini borsada iniş çıkışlara yansıyarak da gösterdi.
Meselenin farkında olanları bir endişe kapladı. Özellikle iş dünyası tehlike sinyalleri veriyor.
Nasıl vermesin?
Dolar almış başını gidiyor. Borç birken ikiye çıkıyor, alım satım dengeleri bozuluyor; ithalat ihracat da gelişmelerden olumsuz etkilendiği için sorun ister istemez ithal ürünler vasıtasıyla sokağa, mahalle pazarına yansıyor.
Dolayısıyla herkes “Panik olmayalım ama büyük bir tehlike var; dikkat edelim” noktasında birleşti.
İsterse birleşmesin.
Yabancı yatırımcı için yüksek faizle iyi gelir getiren durumda olan Türkiye’de, yatırımcının ülkesindeki kriz sebebiyle darboğaza girerek parasını çekmesi halinde Türkiye’nin ekonomik dengeleri tümden sarsılır.
Son gelişmelere bakın.
Doların artmasıyla birlikte hem ülkenin ve hem de özel sektörün dış borcu artış oranında katlandı. TÜSİAD tedirgin.
TOBB tedirgin.
Bir tek sokak tedirgin değil. O da geleceğin farkında değil.
Doların artmasıyla ithal ürünlerinde bariz bir fiyat yükselişi kendini göstermeye başlayınca emin olunuz sokak da durumun vahametini anlayacaktır.
Geçen haftaki yazımda da belirttim.
Türkiye küresel krizden kaçamaz.
Bunun nedenini de belirttim.
Çünkü Türkiye 24 Ocak Kararları’ndan sonra karma ekonomiden vazgeçerek küresel liberal pazar ekonomisine geçti. Özal’ın getirdiği bu yeni düzen, küresel güçlere eklemlendiği için elbette küresel mekanizmada bir değişme olduğunda bizi de etkileyecektir. Türkiye küresel ekonomiye, ne oranda eklemlenmiş, hangi düzeyde bağıntılı hale gelmişse o oranda etkilenecektir.
Bankalara bakınız.
Başta Fortis olmak üzere pek çoğunun Türkiye bankalarında ya hissesi veya ortaklığı var.
İngiltere’de batacak olan herhangi bir banka, Türkiye’deki şubesini nasıl etkilemez?
Demek ki bankacılık sistemi ateş üstünde.
Kimin sayesinde?
Liberalizm uğruna, milli ekonomi politikalarını terk ederek AB aşkıyla özelleştirmeleri milli kaynakları yabancıya devretmekte gören iktidar sayesinde elbette.
Gazeteler, son birkaç hafta içinde Türkiye’den giden katrilyonlarca doların haberini yazıyor.
Dünyanın krizi konuştuğu, ABD’nin ekonomiye devlet müdahalesini gerçekleştirdiği ve AB ülkelerinin kendi içinde yeni tedbirler almak için toplantı üstüne toplantı yaptıkları sırada Türkiye’den sıcak para akıp gidiyor.
Merak ediyoruz.
Acaba hükümet, finansal kaymalar karşısında ülkenin geleceği adına bir tedbir düşünüyor mu? Türkiye’ye yüksek faiz almak amacıyla para yatıran yabancıların aynı anda topluca çıkışını önlemek için bir sınırlama getiriyor mu?
Hükümet çevrelerinin tuzu kuru gibi görülüyor.
İnşallah biz yanılırız ve ülkemiz zarar görmez. Ama sıcak paranın doğru yönetilememesi durumunda da Türkiye’yi derinden sarsacak durumların ortaya çıkacağı açıktır.
İş çevrelerinin şimdiye kadar sürüp gelen ekonomik durumlardan memnun olup da şimdi birden telaşlanmaları oldukça şaşırtıcı. İş dünyası, pazar ekonomisine ve liberalizme tam güven sağlamış olabilir; lakin her ülkenin bir de milli varlığı söz konusu olduğunu unutmamaları gerekmez miydi?
Türkiye borç batağına doğru itilirken ses çıkarmayanların, küresel kriz karşısında telaşlanması, birden ülkesini hatırlar hale gelmesi, ekonominin bir de milli yanının olduğunu açıkça göstermiştir.
“Borçlanma ekonomisi” yle Türkiye’yi kurtaracağını sanan ve küresel ekonomiye bağlanmakla övünen hükümet ve destekçileri, bütün bu gelişmelerden ders alıyor mu acaba?

Yazarın Diğer Yazıları