Köy Enstitüleri gerçeği

İdeolojileri bir kenara koyun. Zira ideolojik bakış, ister istemez taraflı bakıştır. Baştan kendinize bir sınır çizdiniz mi gerçeği tam olarak göremeye bilirsiniz. Bu sebeple Köy Enstitülerine salt olgu olarak bakacağız.
Eğitim olgusu.
Yazının başında söyleyeyim. Bu konuda iki saygıdeğer dostumun bilgisine başvurdum. Biri, eğitim tarihçisi Prof. Dr. Mustafa Şanal, diğeri, siyasal iletişimci Prof. Dr. Necdet Ekinci.
Bu açıklamalardan sonra konuyu şöyle özetlememiz mümkündür:

1- Köy Enstitüleri, sanayileşme sonrası İsviçre, Almanya, Danimarka, İsveç gibi bazı Avrupa ülkelerinde öne çıkan, toplumun ilerlemesi ve gelişmesi için "köylünün eğitilmesi" fikrinin Türkiye'de de kabul görmesine dayanır. Özellikle Ahmet Tevfik, Ethem Nejat, Şemsettin Günaltay gibi kimseler kalkınmanın köyden başlaması gerektiği fikrindeydiler.
2- Prof Ekinci'ye göre, Köy Enstitülerinin kurulma nedeni üç temel amaca hizmet edecekti.
Birincisi, büyük toprak reformu.
İkincisi, ulus devlet olma azmi.
Üçüncüsü de ekonomide sanayileşme
Neden toprak reformu?
Çünkü Atatürk, Kurtuluş Savaşı'nı başarıya ulaştırmak için halkı Kuvayı milliye etrafına toplamak istediğinde Türkiye'nin sosyal gerçeğini görmüştü. Halk, kendi başına, bireysel iradesine göre davranamıyordu. Herkes bir ağaya veya beye bağlıydı. Bey veya ağa, Millî Mücadele'ye destek veriyorsa, halk da veriyordu, vermiyorsa halk da vermiyordu. Bunun nedeni toprağın yönetim şekliydi. Aynı zamanda sanayileşememenin de nedeni oydu. Hatta dahasını da söyleyelim, uluslaşamamanın da nedeni, gene toprak yönetimiyle ilgiliydi.
Öyle ise ekonominin önünü açmak ve sanayileşmek için, halkı özgürleştirmek lazımdı. Böylece halkı; kişilerin değil, devletin uyruğu haline getirmek ve her bir yurttaşa millet/ulus bilinci kazandırarak aynı bayrak ve vatan etrafında; kaderde, tasada, kıvançta, ülkü birliği içinde tek vücut haline getirmek lazımdı. Bunun için ağalık sisteminin (toprak düzeninin) sona ermesi gerekiyordu.
Toprak reformu yapıldıktan sonra iş bitmemekteydi. Dağıtılan her bir toprak parçasını yönetecek köylüye, nitelikli bir üretim için bilimsel tarımın nasıl yapılacağını öğretmek gerekecekti. İşte Köy Enstitüleri bunu yapacaktı. Onların her biri "ülkü erleri" olarak yetişecek ve her bir köyü kalkındıracaktı. Böylece her bir Türk yurttaşı, ağanın adamı değil, kendi kendisinin, vatanın ve devletin adamı olacaktı. Bağlılığı kişilere değil, ülkeye olacaktı.

Atatürk, iki şeye önem vermekteydi. Biri, demokrasiye geçiş, ikincisi de büyük toprak reformu. Ne yazık ki Atatürk'ün ömrü bunları tamamlamaya yetmedi.
3- Köy Enstitülerinin bir diğer boyutunda ise, siyasal gelişmeler var. Prof. Şanal'a göre Köy Enstitüleri iki dönemde incelenebilir. Birincisi, kuruluştaki amaç ve süreç. İkincisi de 1946'da öğretim programının değiştirilmesinden sonraki süreç. İkinci süreçte, Türkiye'de hem hükümet ve hem de Millî Eğitim Bakanı değişmişti. Köy Enstitülerinin kurucusu Hasan Ali Yücel görevden alınmış yerine Reşat Şemsettin Sirer atanmıştır. Başbakanlığa da Recep Peker getirilmiştir. Bu durum, Köy Enstitülerinin ideolojik yapısında da değişmelere neden olmuştur.
4- Köy Enstitülerinde asıl büyük değişim, Sovyetlerin başta Boğazlar olmak üzere bizden Kars ve Ardahan'ı açıkça istemesinden sonra yaşanmıştır. O günkü CHP iktidarı, Sovyetlere ideolojik düşman olmadığını göstermek için Köy Enstitülerinde sol görüşün önünü açmıştı. Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü merkez seçilmişti. Okulun kütüphanelerinde sol yayınların sayısı her geçen gün artırılmıştır.
5- Köy Enstitülerini CHP iktidarları kurmuş, süreç içinde kuruluştaki çizgisinden sapmasına yine CHP iktidarları yön vermiş, ama bilinenin aksine ölüm fermanını da yine CHP iktidarları imzalamıştır. Menderes iktidarı 1952'de Prof. Ekinci'nin söylemiyle "cenazesini kaldırmıştır."
1946'dan sonra ABD-Türkiye yakınlaşmasıyla, CHP iktidarı, hem Sovyet tehdidine karşı önlem almak için ve hem de Türkiye'nin yönünü demokrasiye çevirmek için Köy Enstitülerini sistem dışına itmiş, ödeneklerini kesmiş, öğretim programlarını değiştirmiştir. Kapısına kilidi de Demokrat Parti iktidarı vurmuştur.

Kendisi de bir toprak ağası olan Menderes iktidarıyla birlikte toprak reformu da rafa kaldırılmıştır.
Not: Bu konuda Prof. Dr. Necdet Ekinci'nin Kültür Bakanlığı yayınlarından çıkan "Sanayileşme ve Uluslaşma Sürecinde Toprak Reformundan Köy Enstitülerine Türkiye" kitabı okunabilir.

Yazarın Diğer Yazıları