Koordinatör cumhurbaşkanımız var!

13 Mayıs 2014''te, 301 işçimizin hayatını yitirdiği Soma maden faciasının yarası daha sarılamazken, Amasra''dan gelen maden ocağı faciası yüreğimizi dağladı. 41 kaybımız var.

Sağ olsunlar Reis Beyimiz, Diyarbakır ziyaretini iptal etti. (İyi ki etti. Başka bir ülkeye gider gibi hazırlık yapılıyordu!) Amasra''ya gideceğini, çalışmaları "koordine edeceğini" söyledi: "Çalışmaları yerinde icra etmek ve denetlemek amacıyla üç bakanımız, verdiğimiz talimat üzerine bölgeye intikal etmiştir. Ben de Diyarbakır programımı iptal ederek inşallah Amasra''ya geçecek, tüm çalışmaları yerinde koordine edeceğim."

(Ara not: Koordinenin karşılığı olarak "eşgüdüm" kullananlar var. "Eşgüdüm"ü ilk Bülent Ecevit''in ağzından duymuştum. Allah''tan R. T. Erdoğan''ın konuşmasını hazırlayanlar, "çalışmaları yerinde eşgüdümleyeceğim" yazmadılar. Şimdi dil meselesine girmeyelim.)

Amasra''da maden ocağında kurtarma çalışmaları sürerken, imsakta Süleyman Soylu''yu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Fatih Sönmez''i dinledim. "İstanbul''da İçişleri Bakanımızla resmî toplantıdaydık. Cumhurbaşkanımızın emirleri ve koordinesiyle Amasra''ya intikal ettik." mealinde söz etmişti.

Cumhurun (halkın) başkanı devleti idare ediyor. Dolayısıyla "koordine" koltuğunda kendileri oturuyorlar. Bilgisi dâhilinde olsun olmasın, böyle bir hâdisede ilgili bakanlar hemen harekete geçeceklerdir. Elbette "Cumhurbaşkanı" sıfatını taşıyan zata da bilgi verilecektir. Bilmiyorum. "Cumhurbaşkanımızın emirleriyle" demezlerse, R. T. Erdoğan bozuluyor mu? Birkaç defa bu meseleye girdim. Baş gazeteciler de girdiler. Siyasîler muaheze ettiler.

Soma faciası sonrasında tartışmalar, yuhalamalar olmuştu. R. T. Erdoğan, facia mahalline gitmiş, çok rahat: "Arkadaşlar yani biz bir defa bu tür ocaklarında, kömür ocaklarında bu olanları, lütfen buralarda bu olaylar hiç olmaz diye yorumlamayalım. Bunlar olağan şeylerdir. Literatürde iş kazası denilen bir olay vardır. Bunun yapısında fıtratında bunlar var. Hiç kaza olmayacak diye bir şey yok. Tabii işin boyutunun bu kadar fazla olması bizi derinden yaralamıştır." demesi çok tartışılmış, "fıtrat" kelimesi üzerinde çok durulmuştu.

Amasra''ya "koordinasyon" sağlamak için giden R. T. Erdoğan, bu defa faciayı "kader"e bağladı: "Birileri dalgasını geçebilir ama önemli değil biz kader planına inanmış insanlarız. Bunun ne dünü ne bugünü ne yarını hiçbir zaman olmayacaktır, bunlar her zaman olacaktır bunu da bilmemiz lazım.."

Soma maden faciası sonrası, "fıtrat"tan değil; dış güçlerden bahsedenler de vardı. R. T. Erdoğan bu defa "kader" dedi. Ama kendilerine "iman" etmişler, "kader" demezler, faciayı bir başka şeye yorabilirler. "İmama itirazım..." başlıklı yazımı hatırlayanlar olacaktır:

"[Soma faciasından üç gün sonra cuma namazı için] mescide vardım... İmam önüne bir kürsü çekmiş, konuşuyor. Ezan okunmaya başlandı. İmam: / ''Son olarak bir de bizi çok üzen olaydan bahsedeceğim... Soma''daki faciadan.'' dedi. / Merak kesildim. Ne diyecek? / "Bence, kesin söylemiyorum ama sabotaj, yüzde 99 sabotaj... Dış güçler bizi zora sokmak için madende yangın çıkardılar..." / Aynı minvalde birkaç cümle... / Böyle komplocu zırcahil imamlara fırsat vermemek gerekir. Hemen doğruldum: / "Hoca Efendi! Zanla konuşuyorsunuz. Kur''ân''a, Hadis''e göre konuşun! Bu mescitte belki meseleleri daha iyi bilen, daha kültürlü insanlar vardır. Onlara bunları anlatamazsınız!" (Yeniçağ, 18 Mayıs 2014 Pazar)

İktidara öyle merbût olmuşlar ki, Kur''ân''ı bile kendilerine göre tefsir ediyorlar veya hiç kaale almıyorlar. Cuma hutbelerinde taraflı yorumlarla sık karşılaşıyoruz. Son cuma namazında da böyle bir yola girdiler.

Yazarın Diğer Yazıları