Köle ruhlu aydınların PKK mağlubiyeti

“Silahı bırakacaklarsa PKK ile görüşülür” diyor cumhuriyeti kurduğunu söyleyen partinin mevcut genel başkanı.
Silahı bırakacaklarsa...
Lafa bak!
Ne yani terör örgütü;
-“Hey Türkiye’dekiler... Silahı bırakıyorum gelin görüşelim” mi diyecek.
Yoo!
Öyle ise “silahı bırakırlarsa” lafı boş bir laf. Öyle söyleyeceğine “ben PKK ile görüşmeleri onaylıyorum” de daha iyi. Hiç olmazsa yönün belli olur. Ne olduğun anlaşılır.
Ama bir şey daha var.
Sık sık hukuk devleti vurgusu yaparak konuşan bir partinin genel başkanı, böyle söylemekle hukuku çiğnemiyor mu?
Yasalara göre tutuklanması gerekenleri tutuklamak yerine pazarlık yapmak, hangi hukukun meşruiyet alanına giriyor?
İnsanlık suçu sayılan terörle mücadele yerine, görüşmeyi seçecekseniz ve aynı zamanda hukuk alanında kalacaksanız, PKK’ya terör örgütü değildir demeniz lazımdır. Eğer “PKK, silahlı bir Kürt direniş örgütüdür” derseniz istediğiniz kadar görüşürsünüz. Kimse sizi yadırgamaz. Tercih sizindir.
Hatırlayanlar olacaktır.
Türkiye’nin Başbakanı, Oslo görüşmeleri gündeme geldiğinde meydanlarda Kılıçdaroğlu’nu da MHP’yi de iftiracılıkla suçluyordu. Hatta bu söylemler karşısında ağır hakaretlere varan cümleler kuruyor, “Biz terör örgütüyle görüşmeyiz. Ancak devlet görüşür. O başka!” diyordu.
Şimdi anlaşılıyor ki CHP, Oslo görüşmelerini meşrulaştırmaktan yana. Eğer siz terör örgütüyle ister devlet, ister hükümet isterse ana muhalefet olarak görüşüyorsanız, terör örgütünü diplomasi içine almış, siyaset alanının bir parçası yapmışsınız ve ülkenizin geleceğini pazarlık konusu yapıyorsunuz demektir. Bu durum, aynı zamanda, yetkili meşru hükümet ve ana muhalefet partisinin terör örgütünü, real politiğin bir parçası yapmanın yanında siyasal alana taşımasıdır. Eğer durum bu ise BDP’ye niye kızıyorsunuz? Bırakın PKK ile işbirliğini sizin yaptığınız gibi açıktan yapsın. Kucaklaşsın, öpüşsün. Savaşan taraf olduğunu göstersin. Kısacası PKK terör örgütü değil, Kürt silahlı kuvvetleri haline dönüşsün sayenizde. Çünkü bu görüşmelerin sonunda varılacak yer burasıdır.
“Silahla bir yere varılamaz” görüşünü topluma pompalayanlara sormak isterim: Silahla bir yere varılamıyorsa PKK Devletle masaya oturacak düzeye nasıl geldi? Şiir yazarak mı?
Hayır!
Silahla. Siz silahın nasıl, nerede, hangi aşamalarla kullanılacağını hesap etmek yerine, sadece savunma pozisyonunda kalırsanız el alem NATO’nun en güçlü ordularına sahip Türkiye’yi, birkaç kıçıkırıkla masaya oturtur ve Türkiye’de aydın, yazar-çizer geçinen herkes de bunun böyle olması gerektiğine hükmeder.
Türkiye’yi asıl mağlup edenler, hiç zafer kazanma azminde olmayan, köle ruhlu aydınlar ile onların dümen suyunda giden politikacılardır.
Bakın, elin devleti hiç amacından sapıyor mu? Dönemin politikacıları ölse bile devlet hedeften sapıyor mu? İşte İngiltere! Dün olduğu gibi yine Kürt meselesinin bir parçası. Oslo görüşmelerinin tutanakları onun elinde. Bir de benim ülkemi yöneten ve yönetmek isteyenlerin haline bakınız. Aydın geçinenlerini gözlemleyiniz.
Şimdi anladınız mı Batı neden daima en önde?

Yazarın Diğer Yazıları