Kıyam ve koyun
R. T. Erdoğan'ın nasıl "kutsal" bir hüviyete büründürüldüğünü, nasıl ilâhlaştırıldığını, biz burada yazdığımız gibi, çok yazar da köşesinde dile getirmiştir.
Meselâ bir AKP'li şöyle diyor: "Genel Başkanımız ve Başbakanımız Sayın Tayyip Erdoğan'a biz o kadar bağlıyız ve âşığız ki bizim için âdeta ikinci peygamberdir."
Yine biri şöyle diyor: "Ona dokunmak ibadettir."
Böyle nice sözler...
Fetva veren, bildiri yayınlayan ilâhiyatçılardan biri de çıkıp: "Yahu arkadaşlar, ne yapıyorsunuz?! Şirktesiniz, Allah'a ortak koşuyorsunuz. Küfre giriyorsunuz." diye ikaz da etmiyor.
Ya Muhterem'in kendileri... Kur'ân okumuş bir insan. "Bana ilâhlık izafe etmeyin. Ben bir fâniyim." demiyor.
Arıza var ama kimde bu arıza? Herhâlde öncelikle din âlimlerimizde.
Son kutsallaştırma Ak Parti'nun son kongresinde. R. T. Erdoğan alışılmışın dışında, Ak Parti kongresine mesaj gönderiyor. Kongrenin divan başkanlığına getirilen bizim Bekir imamlıktan gelme olduğu için kimi nasıl kutsayacağını iyi bilir. Öyle bir övgüyle R. T. Erdoğan'ı ve mesajını takdim ediyor ki, salondakilerin kıyama durmaması mümkün değil:
" -AK Parti'yi dünyanın en büyük siyasi markalarından biri hâline getiren hiç şüphesiz ustaların ustası büyük usta Cumhurbaşkanımız, liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dır... / - Halkımızın bize tanıttığı adıyla 'AK Parti, Tayyip'in partisidir' kurumsal olarak var oldukça da Tayyip'in partisi olmaya devam edecektir. AK Parti'nin tek bir lideri vardır o da Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dır. / - Sayın Cumhurbaşkanım, yolun, yolumuzdur, davan, davamızdır, hedeflerin, hedeflerimizdir. / - Sayın Cumhurbaşkanım, AK Parti ve AK Parti Hükûmeti, size ve AK Parti'nin kuruluş ilkelerine sadakatle açtığınız yolda ve gösterdiğiniz istikamette yürümeye, hedeflerinizi bir bir gerçekleştirmeye... devam edecektir."
Bekir'in "yağı" hâlis... Yozgat yaylalarının koyunlarının sütünden! Bundan sonra başbakanlık kendisine nasip olur!
Muhtemelen R. T. Erdoğan'ın adı geçtikçe salondakiler, sağ ellerini kalplerine götürüp salavat da getirmişlerdir.
"Kıyam" ve "koyun" kelimesi zihnimde uçuştu durdu. Önde giden bir koyun kendisini yardan atınca, ardından gelenler neden sonunu düşünmeden kendilerini yardan atarlar?
İradesizlikleri ve içgüdüyle izah edilebilir bu hâl ancak.
R. T. Erdoğan için kıyam edenlerin aklına o sıra "koyun" gelmiş midir?
"Kıyâm" (kaf-ye-elif-mim), kāme (kaf-elif-mim=kalktı) kökünden mastardır; ayağa kalkmak anlamınadır. Kıyamet, kamet, kayyım, ikame(t) de aynı kökten kelimelerdir.
"Kıyâm"ın bir manası ayağa kalmaksa, bir manası da, unutmayın ki, isyandır!
Namazda ayakta durma "kıyâm"dır. Kıyamda mutlaka okunması gereken sureyi biliyorsunuz: Fatiha. Beşinci âyetin mealini hatırlatacağım: "(Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz."
Salonda kıyam edenler, gide gide Fatiha'nın kimin adına okunacağını hiç akıllarına getirmiyorlar mı? O Zat'ı ilâhlaştıranlara itiraz edilmemişti. Kıyama da itiraz yok. Herhâlde bundan böyle âyetin malûm kişi için okunması tabiî görülecek! (Allah esirgesin!)
İslâmcılar! Artık aklınızı başınıza alın ve "Türk"le değil, bid'atla uğraşın.