"Kimin iktidarı bu?"
Bekin Coşkun’un şu tespiti tam yerli yerine oturuyor ve aslında durumu özetliyor. Hükümetin milli meseleler karşısındaki durumu tarihe tıpkı Coşkun’un anlattığı gibi geçecek.
Okuyalım;
“Azerbaycan’ı iterek, Ermeniler ile uzlaşıyorlar...
Kıbrıs Türkleri yerine Rumlarla daha iyi anlaşıyorlar...
BM’den değil, Hamas’tan yanalar...
Medeni dünya ile değil, o dünyanın ” Eli kanlı katil “ ilan ettiği El Beşir ile kucaklaşıyorlar...
Kuzey Irak’ta; Türkmenleri unuttular, ikiyüzlü Celal Talabani ile koklaşıyorlar...
Kimin iktidarı bu?”
Bekir Coşkun’un yazdıklarına birkaç kalem de biz ilave edelim.
Yerli bankaları yabancılara satıyorlar.
PETKİM, TÜPRAŞ, TELEKOM her ne varsa sadece satıyor ve yine satıyorlar.
Buna yabancıya toprak satışlarını da ilave ediniz lütfen.
Alma yerine verme, yapma yerine yıkma, biriktirip yeni yatırımlar yerine dağıtma hükümeti olarak çalışan AKP iktidarı sahi kimin iktidarı?
İktidara geldikleri 2002 yılından bu tarafa gazete sayfalarında ilk dört yıl AB ile yapılan ilişkiler sonunda verilen tavizleri, yenilen fırçaları, ülkenin zaman zaman küçük düşürülüşünü görürsünüz. “Pembe devrim” yoluyla milli kurumları yabancıya satılmış, tarımı bitirilmiş, hayvancılığı hepten gözden çıkarılmış ve zorunlu IMF borçlusu bir Türkiye’den başka ne görüyoruz?
Bütün bunlardan sonra milletin kalbi olan TBMM’de Başkan Obama tarafından verilen talimatlara uygun davranışların neresi bizi uygarlığa taşıyor?
Hiç vermeyen ve sürekli isteyip alan bir Amerikan politikası ile, hep veren ve hiç almayan bir hükümet arasındaki ilişki ne güzel!
Dikkat ederseniz, Ermenistan sınır kapısını açarken de kaybedişimizi bayram diye bize sunuyorlar.
Yandaş medya çığlık çığlığa haykırıyor:
“Dostluk kazandı!”
Afedersiniz, anlamadık?
Hangi dostluk?
Ermenistan kapalı kapılar ardında Azerbaycan topraklarından çekileceğini mi açıkladı?
Ermeni soykırımı iddiasından mı vazgeçti?
Türkiye topraklarının Doğusunda gözü olduğunu mu sakladı?
Hangisi?
Hiçbiri!
“Dostluk kazandı!” cümlesini kuranların ya da “komşularımızla sürekli kavgalı mı olacağız” diyenlerin kazandıkları şey kayıplarıdır. Kayıplarını kazandık sanan, devletlerarası ilişkileri “çıkar odaklı” saymayarak, aileler arası komşuluk gibi anlayan vehim politikaları üreterek, vermeyi başarı sananların hezimetleri ile dolu tarihimiz.
En sonuncusu da Ermenistan’a verilen tavizlerdir.
Bu tavizler sonunda Ermenistan gibi küçücük bir devletin, Türkiye gibi bölgesel güç olmaya aday bir ülkeyi kendi politik çizgisine getirdiği, bunu yaparken de en ufak bir taviz dahi vermediği, dolayısı ile Ermeni milli çıkarlarının galip geldiği kesindir.
Yeniden başa dönelim dilerseniz.
Ne diyordu Coşkun:
“Azerbaycan’ı iterek, Ermeniler ile uzlaşıyorlar...
Kıbrıs Türkleri yerine Rumlarla daha iyi anlaşıyorlar...
BM’den değil, Hamas’tan yanalar...
Medeni dünya ile değil, o dünyanın ’Eli kanlı katil’ ilan ettiği El Beşir ile kucaklaşıyorlar...
Kuzey Irak’ta; Türkmenleri unuttular, ikiyüzlü Celal Talabani ile koklaşıyorlar...
Kimin iktidarı bu?”
Sahi Filistin meselesinde fütursuz bir tavır içinde. Hamasçı kesilenlerin, sıra Karabağ’a, Kıbrıs’a kısaca Türk’ün canı pahasına kazandıklarına gelince “dostluk adına” hemencecik taviz vermesi idrakimizi zorluyor.
Bekir Coşkun gibi ben de endişeliyim: “Kimin iktidarı bu?”