Kıbrıs’ta taviz yok?
Kıbrıs’ta yeni bir tartışma başlatılıyor. Pile-Yiğitler yolu açılamaz!
Pile neresi? Kıbrıs’ta muvazaalı köy. Kıbrıs Rum tarafında da değil Türk tarafında da. Birleşmiş Milletler askerleri kontrolünde. Köyde Tükler de var, Rumlar da. Rumlar, Rum tarafına rahat geçiyorlar. Türkler, Türk tarafına yolsuzluktan güçlükle gidebiliyorlar.
1974 Kıbrıs Harekâtı’nı niye başlattık?
Rumlar, Türk’ü yok etmek istedikleri için. Ama Türkiye’de bunu belli kesim anlayamadı. Hatta Kıbrıs’ta Türklerin bir kısmı da anlamak istemedi.
Annan Planı’nı hatırlayın... Büyük vaveyla kopmuştu.
Plan, 2004’te ortaya atıldığında, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan’dı. Plan onun adıyla anılır. Bu plana göre Türk ve Rum kesimleri birleştirilecek ve bağımsız Kıbrıs devleti kurulacaktı. Plan iki taraf halkın oylamasıyla hayata geçirilecekti. Türk tarafı %64,91 oranında kabul etti, Rum tarafı ise %75,38'le reddetti.
Hâlbuki, Rum tarafı, Annan Planı’nı asıl kabul etmesi gereken taraftı. Çünkü zaman içinde Türkler, Rumlar arasında eritiliyor, söz hakkı tamamen onların oluyordu.
Rumlar, Türklerin varlığına hiçbir surette tahammül edemiyorlar. Annan Planı’nı reddederek istemedikleri, tahammül edemedikleri Türkleri kurtardılar!
Annan Planı’na dair, Rauf Denktaş’la zamanında Kıbrıs’ta görüşmemde söyledikleri bir tarihî vesikadır. Anlattıklarını Denktaş’ın danışmanı ve elçisi gazeteci, Hüseyin Macit Yusuf’la yaptığım röportaj serisinin son gününde verdim: “Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 49. yılı: Neredeyiz? (3) Denktaş’ın danışmanı Hüseyin Macit Yusuf anlatıyor” (Yeniçağ, 22 Temmuz 2023).
Kıbrıs’ta ne yapılmak istendiğini Denktaş net ifadelerle ortaya koyuyor.
Hüseyin Macit Yusuf, Kıbrıs’ta ayrıca Volkan gazetesini yayınlıyor. Kıbrıs Meselesini en iyi bilecek isimlerden. Yeniçağ’da çıkan dünkü yazısında meselenin özünü veriyor:
“Pile-Yiğitler yolu projesi tamamen insani nedenlerle Pile köyünde yaşayan vatandaşlarımızın KKTC topraklarına İngiliz Egemen Üs Bölgeleri’ne (İEÜB) muhtaç kalmaksızın geçiş yapmasını aynı zamanda da Pile’deki arazilerine ulaşımını kolaylaştırmak maksadıyla hazırlanmıştır. Halihâzırda ara bölgede bulunan Türklerin ve Rumların yaşadığı tek karma köy olan Pile’den KKTC’ye geçmek isteyen vatandaşlarımız İngiliz üs bölgesinden geçmek, gümrük uygulamalarına tabi tutulmak zorunda kalırken on dakikada gidilecek yolu bir, bir buçuk saatte kat etmektedir. Sağlık, eğitim ve diğer maksatlarla her gün Pile’den KKTC’ye gidip gelenlerin çilesini tahayyül edebiliyor musunuz? Pileli kardeşlerimizi bu zor ve çağdaş olmayan şartlardan kurtarmak için, KKTC makamları son 25 yıldır BM yetkililerine sürekli müracaatlarda bulunmuş ancak ne var ki hiçbir sonuç alınamamıştır.” (Hüseyin Macit Yusuf, “Pile Olayı BM Barış Gücü ve Güvenlik Konseyi için kara lekedir!” Yeniçağ, 24 Ağustos 2023)
Batı, Türklere karşı peşin hükümlü. Geçmişte “Şark Meselesi”ni tartışmaya açan Batı’dır. Maksat ne? Türkleri vatan edindikleri Ön Asya’ya gömmek ya da Orta Asya bozkırlarına sürmek. İnanır mısınız, Kazakistan’da, uçsuz bucaksız, insanın yaşamadığı, ekilip biçilmeyen toprakları görünce, acaba Hak Teâlâ, bizim için mi bu topraklara insan eli değmesine izin vermedi, dedim!
II. Abdülhamit Rus tehlikesi yüzünden, Kıbrıs’ı İngilizlere vermek zorunda kaldı ve Kıbrıs, İngilizlerin Uzak Doğu işgalinde ara durakları oldu. Sonra bizden koparıldı. Rumlar öne çıkarıldı, Türkler geri palanda bırakıldı.
Düvel-i Muazzama, birbirlerini kollamasaydı, birlik sağlayabilseydi, Anadolu’muz, Kıbrıs’tan farklı olmayacaktı. Belki kökten temizlik yapacaklardı.
Bolşevikler 1917’de Rusya’da iktidarı almasalardı, biter miydik? Bilmiyorum... Çok şey kaybedecek, -çoban ateşleri yakılsa dahi- organize millî mücadele başlatılamayacaktı.
Bizim de dâhil olduğumuz Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın Rumlarla vuruşmayalım, diye araya soktuğu askerler, her defasında Rum tarafını gözetti. Pile son örnek.
En tabiî hakkımızı kullanmamıza izin verilmiyor, geçiş yolu yaptırılmak istenmiyor. Ama yapacağız. Yapmamak tavizdir ve arkası başka türlü gelir!
Rauf Denktaş’la da yakından görüşen ünlü gazetecimiz Ergun Göze’nin 1974’te müdahalemiz üzerine yazdığı “Denktaş’ın Gözyaşları” başlıklı yazısında -hanımı avukat-yazar Hicran Göze facebook sayfasında yayınladı- şu satırlar, meselenin özüdür:
“Kıbrıs’ta hak bizimdi. Vatan bizimdi. Kan bizimdi. İnsanlık bizimdi. Tarih bizimdi. (Taa Hala Sultan’dan yani 1400 seneden beri) Bir tek eksiğimiz kuvvetimiz ve onun temsilcisi Mehmetçikti. Yunanlıların ise Kıbrıs üzerinde hiçbir hakları yoktu. Kıbrıslı gayrimüslimler Yunan ırkından değildi. Çoğu Maltız idiler. Latin idiler. En az Rumdular. Toprak Yunan’ın değildi, insan Yunan’ın değildi, tarih Yunan’ın hiç değildi, hak denilen şeyin zerresi Yunan’ın değildi. / Amma şirretlik ve zorbalık, kan dökücülük onundu. / Bu şirretlik ve zorbalık bardağı taşırdı. Mehmetçiğin kurtarıcı pençesi, Anadolu, anavatanın bir kıyısından, Mersin’den uzandı, Yavruvatan’ı “Girne”den yakalayıverdi.” (30 Temmuz 1974)
***
Dik duracağız; kazanacağız.