Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 49. yılı: Neredeyiz? (1) Denktaş’ın danışmanı Hüseyin Macit Yusuf cevaplandırıyor

‘Harekât bizi katliamdan kurtardı’

Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 49. yıldönümü. 20 Temmuz 1974’te, ikinci harekât 25 gün sonra 14 Ağustos’ta başlatıldı. Adanın yüzde 37’si Türklerin elinde. Gerisi Rumlarda. İki ayrı devlet kuruldu. Rumlar, Avrupa Birliği’ne bile girdiler. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni bir Türkiye tanıyor.

Birinci Harekât, Kıbrıs Rumlarının tedhiş örgütü EOKA-B’nin lideri Nikos Sampson’un Yunanistan'daki Cunta Hükûmeti'nin desteğiyle 15 Temmuz 1974'te Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios’a karşı darbe yaparak Millî Kurtuluş Hükûmeti kurmasının ve Kıbrıs'ta Yunan Cumhuriyeti ilan etmesinin ardından başlatıldı.

Türkler katliamdan kurtarıldı. Ada Rumlara teslim edilmedi ama büyük oranda onlarda kaldı.

***

Harekâttan bu yana neler yaşandı? Rauf Denktaş’ın danışmanı ve gezici büyükelçisi Hüseyin Macit’e sordum.

-Kıbrıs Barış Harekâtı’nın başladığı 20 Temmuz 1974’te neredeydiniz? Kaç yaşındaydınız?

H. Macit-Kıbrıs Barış Harekâtı’nın başladığı 20 Temmuz’da, Güney Kıbrıs’taki Limasol şehrinin Çanakkale köyünde idim. 13 yaşındaydım. 20 Temmuz gününe gelmeden 15 Temmuz 1974’te olanlardan bahsetmem yerinde olacaktır. Bilindiği üzere 15 Temmuz 1974’te Yunan Cuntası destekli Rum Millî Muhafız Ordusu (RMMO) Makarios’a karşı darbe yapmış ve Makarios canını zor kurtararak önce Malta’ya sonra da Londra üzerinden New York’a kaçmıştı. 15 Temmuz günü RMMO askerleri ile Makariosçular arasında çok şiddetli çarpışmalar başladı. İki taraftan da kayıplar vardı. Darbenin amacı Enosis idi, adayı Yunanistan’a bağlamaktı. Rumlar birbirlerini öldürürken biz Türkler bulunduğumuz yerlerde endişe içerisinde olacakları takip ediyorduk. Büyüklerimiz, Rumların birbirleriyle hesaplaşmalarının ardından sıranın bize geleceğini, geçmiş tecrübelerinden çok iyi biliyorlardı. Bulunduğumuz köyde Mücahitler alarma geçtiler, gelecek saldırılara karşı mevzilendiler. Köyün giriş ve çıkışlarına kamyon ve otobüsler yerleştirildi. Yollar kapandı. Tüm aile, 15-20 kişi evde, elimizde radyo gelişmeleri izlemeye başladık. Tek haber kaynağımız Bayrak Radyosu idi. Kendime ait bisikletle köyün mücahit komutanının bana verdiği sayılı miktardaki kurşunları torbalar içerisinde mevzilere dağıttığımı çok net hatırlıyorum. Elde kısıtlı silah ve mühimmat vardı.

-Harekâtı duyduğunuzda ne hissetiniz?... Aileniz, çevreniz nasıl bir tavır aldı?

H. Macit- 20 Temmuz sabahının erken saatlerinde kahraman silahlı kuvvetlerimizin adanın dört bir yanından Kıbrıs’a çıkarma yaptığını radyodan ebedî liderimiz Denktaş’ın açıklamasıyla öğrendik. O anı her düşündüğümde inanılmaz heyecanlanır ve duygulanırım. Denktaş’ın konuşması sonrasında evde sevinçten ağlayanlar, kurtulduk diye nara atanlar, birbirine sarılıp kutlama yapanlar oldu. Rahmetli büyükbabam bizi sokağa çıkmamamız için uyardı. Rum’un bu durumda muhakkak köye saldıracağını söyledi. 20 Temmuz günü Rumlar büyük şokta idiler. Denktaş, Rum kuvvetlerini bölmek için çıkarmanın adanın dört bir yanından yapıldığını söylemişti; ancak çıkarma bilindiği gibi sadece Girne’den yapılmıştı. 21 Temmuz sabahı köyümüz ağır silahlı Rumların saldırısına uğradı. Köyü bombalamaya başladılar. Birkaç mücahit yaralı olarak evimize getirildi. İlk tedavileri yapıldı. Daha sonra başka bir mücahit Rum askerlerinin köye girdiğini kaçmamız gerektiğini söyledi. Büyük panik yaşandı. Ben, annem, 6 yaşındaki kız kardeşim o kargaşada kendimizi yanı başımızdaki camide bulduk. Camiye saldırmayacaklarını zannettik. Ancak yanıldık. Özellikle makineli tüfeklerle camiyi hedef aldılar. Oradan çıkıp köyün üst yamaçlarına gittik. Birçok köylümüz oraya toplanmıştı. Orada çoban olan bir köylü bizlere yol gösterdi ve köyün arka kısmından kaçabileceğimizi ve Ağrotur İngiliz Üssü’ne sığınabileceğimizi söyledi. Yolda yaralı olan bir askerimiz maalesef şehitlik mertebesine erişti. Onu orada bırakmak zorunda kaldık. Temmuzun o sıcak güneşi altında 7-8 saat büyük bir korku içerisinde çoluk çocuk, genç, yaşlı aç susuz, çoban kardeşimiz önde biz arkada İngiliz üssüne vardık. Günlerce çok zor koşullarda, kurulan çadır kentte yaşadık. İngiliz’in bize yemek için dog biscuit -köpek bisküviti- dağıttığını çok iyi biliyorum. Aylar sonra, Happy Valley denilen İngiliz topraklarından, oraya sığınanlar uçaklarla Türkiye’ye nakledildiler. Nüfus mübadelesi anlaşması çerçevesinde Türkler kuzeye Rumlar ise güneye göç ettiler. Esirler ise daha sonra serbest kaldılar. Ada ikiye bölündü.

-Harekât sonrası günlerdeki hatırınızda kalan önemli gelişmeler nelerdi?

H. Macit-Bildiğiniz üzere Birinci Harekât sonrası Cenevre’de görüşmeler başladı, Antlaşma olmayınca Türkiye Dışişleri Bakanı rahmetli Turan Güneş’in meşhur şifresi ile İkinci Harekât başladı. Güneş’in “Ayşe tatile çıkabilir.” şifreli mesajına, o anda bizler çok tepki koyduk. Rahmetli büyükannemin Turan Güneş’e, “Allah cezanı versin! Biz canımızla cebelleşiyoruz, sen ise kızının tatili ile meşgulsün!” diye beddua ettiğini hatırlıyorum. Bugün geriye baktığımızda o günkü CHP-MSP Hükûmeti’nin çok hayatî bir karar aldıklarını, çok zor şartlara rağmen çıkarmayı gerçekleştirdiklerini anlıyoruz. Allah hepsinden, başta Ecevit’ten, Erbakan’dan, arkadaşlarından ve kahraman ordumuzdan bin kere razı olsun. Türkiye birkaç saat daha gecikseydi adada bir tek Türk dahi kalmayacaktı. Kıbrıs Türk’ünün, mücahitlerimizin, en modern silahlarla donanımlı EOKA askerleri ve RMMO’na kafa tutacak gücü yoktu. Son kurşunumuza kadar savaşacaktık; ancak, kurtuluşumuz Türkiye’nin müdahalesiyle sağlandı. Yarın: ‘Rumlara ödül Türklere ceza!’

huseyin-macit.jpg

ecevit-yusuf.jpg

1 Eylül 1961’de Limasol’da doğdu. İlk ve orta eğitimini Kıbrıs’ta tamamladı. Londra’da Forest School’da okudu. İstanbul’da Boğaziçi Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nü okul birincisi olarak bitirdi.

Çeşitli sektörlerde şirketleri bulunan Hüseyin Macit Yusuf, KKTC’de Akdeniz Medya Grubu’nun sahibidir. Akdeniz Haber Ajansı Yayınları, Akdeniz Televizyonu ve Volkan gazetesi yıllarca Kıbrıs millî davasına hizmet verdi.

2001 yılında kurulan Ulusal Halk Hareketi’nde görev aldı. Hâlen Ulusal Türk Kuruluşları Dünya Konseyi Başkanlığı’nı yürütüyor.

2001 yılında KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş tarafından “Gezici Büyükelçi” olarak atandı. Bu görevini 4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın 2016 yılında görevine son vermesine kadar yürüttü. 2022 yılında KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar tarafından 4 kişiden oluşan Danışma Kurulu üyeliği görevine getirildi.

Altı kitabı yayınlanan Hüseyin Macit Yusuf, Volkan gazetesinin de genel yayın yönetmenliğini yürütüyor, Yeniçağ’da 20 yıla yakın köşe yazıları yazıyor.

Yazarın Diğer Yazıları