Kerinçsiz’in mektubu (2)
“Ergenekon” dedikleri bir tuhaf davada ağırlaştırılmış müebbet cezası verilen Büyük Hukukçular Birliği Başkanı Av. Kemal Kerinçsiz’in bana gönderdiği mektubunun bir belge olduğunu belirtmiştim.
Başbakan R. T. Erdoğan, dün “demokratikleşme” adı altında yapmak istediklerini bir bir sıraladı. PKK’ya, bölücülere birkaç dilim daha sundu; ülkesini sevenlerle, birlik isteyenlerin bir “kurgu”yla içeri tıkıldığı davaların hiçbiri için hiçbir söz yok.
R. T. Erdoğan, ne kadar demokrat(!) olduğunu bu basın toplantısında ortaya koydu: Kendisine muhalefet eden basın-yayın organlarının mensuplarına içeri almadı; akredite gazeteciliği hortlattı. 28 Şubat Örtülü Darbecileriyle aynı hizaya geldi!
Kemal Kerinçsiz, kendi şikâyetleri üzerine Yargıtay’ın şehit aileleri, Ermeni zulmünden zarar gören ailelerin mirasçıları ve vatandaşlar adına Türk milletine; ‘katliamcı’, ‘soykırımcı’ diyen Orhan Pamuk aleyhine açmış oldukları manevî tazminat davalarını kabul ettiğini, özel hukuk alanında bu konuda önemli bir içtihat oluşturduğunu belirttikten sonra şöyle devam ediyor:
“Artık her Türk vatandaşı Türklüğe, Vatanına, Milli değerlerine, Peygamberine, İslamiyet değerlerine, Atatürk’e hakaret eden herkes hakkında, bulunduğu yerin mahkemesinden manevi tazminat davası açma hakkına sahiptir. Çünkü millî ve manevî değerler, şahsiyet hakkının bir parçası olarak görülmüş ve toplumun değer yargılarına yapılan saldırılarda kişinin ismi geçmemiş olsa bile yansıma kuralı uyarınca kişilik haklarının ihlal edildiği kabul edilmiştir.
Bu içtihatla Türk hukukunda bir ihtilal yaratılmıştır.
Yargıtay’ın bu kararı, vatan ve millet düşmanlarının korkulu rüyası olmuştur. Bu kararın, Yargıtay’dan verildikten dört gün sonra gözaltına alınmam, bu içtihadın ülkemizde kullanılmasını ve tanıtımını engellemiştir.
Cezaevinde yapmış olduğum hukuksal çalışmalarımda; Danıştay’da yürüttüğüm Patrikhanenin kapatılması ve emekli Orgeneral Edip Başer’in basında tanımlandığı şekilde ’PKK Koordinatörlüğüne’atanması konusunda tesis edilen Başbakanlık genelgelerinin iptali davalarında, İdare Mahkemeleri, kişileri ilgilendirmeyen sadece vatandaşlık hakkını kullanarak açtığı davalarda aktif husumet ehliyetini kabul etmezken, Danıştay bu davalarımızda verdiği içtihatlarla ilk defa her Türk vatandaşının kendisinin ismi geçmeyen, kişisel menfaatinin zedelenmediği genel idarî işlemler hakkında dava açabileceğini kabul etmiştir. (...)
Eğer derneğimiz; sözde Ergenekon tertibi ile fiilen çalışamaz hale getirilmemiş ve şahsım 6 yıla yakın süre cezaevinde tutulmamış olsa idi; iktidarın millî değerlerimize, millî ekonomimize, anayasal sistemimize, cumhuriyetin ilkelerine, ülkemizin birlik ve devletimizin üniter yapısı aleyhine yürüttüğü tüm faaliyetlerinin karşısında, yüzleri bulan Türk Milliyetçisi avukatla hukuk silahı ile çıkacağından, Türk Milletinin aleyhine tek bir işlem yapma imkanı bulamayacaklarını çok iyi bilmektedirler.” (Yarın son bölüm.)