KCK tutuklamaları ve ayrışan saflar

KCK’nın bütün harekâtı başıdan beri biliniyor ve adım adım takip ediliyordu.
Neden başından beri bilinen KCK’nın faaliyetleri hemen engellenmedi?
Ve sadece Güneydoğu’da birkaç şehirle sınırlı kaldı?
Ve sonra giderek bütün ülkeye yayıldı?
Bu MİT -PKK-Öcalan görüşmelerinin bir yerde kopmasıyla izah edilebilir. Belki de seçimden önceki DTP’li belediye başkanları ve DTP il ve ilçe yöneticilerinin tutuklamaları gözdağı idi. PKK şirretliğini artırınca tutuklamalar yaygınlaştı.
Bu da hatadır. MİT’in yöneticilerini ve kendi özel temsilcilerini PKK’nın ayağına gönderip hükûmet adına görüştüren Recep T. Erdoğan’ı ne kızdırdı da ters yüz döndü ve KCK’yı kökten kazımaya karar verdi?
(Erdoğan bu sıra büyük üzüntü içinde ve bu üzüntüsünü samimiyetle paylaşıyorum. Annesine Allah rahmet eylesin. )
Ara not olarak eklemeliyim: Adam PKK’lı da olsa bu tutuklamaların uzadıkça uzamasını aklım almıyor.
Kim olursa olsun herkes “insan”dır.
BDP, bu hâliyle bir parti olmaktan çoktan çıktı. Silâhlı harekete siyasî destek veren, militan kazandıran bir siyasî örgüt durumunda. Söylemiştim: PKK bizatihi BDP, BDP bizatihi PKK... KCK demenin de bir manası yok.
BDP’li miletvekillerinin seçilişlerinin bile meşrutiyeti tartışmaya açıktır. R. T. Erdoğan bile “silâhların gölgesi”nden bahsetti. Bir başbakanın böyle bir şikâyette bulunması ne kadar acı...

***

Üzerinde durmak istediğim, basın-yayın organlarında bu KCK tutuklamalarına kimilerinin bakış açısı...
KCK tutuklamaları yüzünden renkler daha da belirginleşmeye başladı.
Bizim gibi KCK eşittir PKK deyip kesin tavır alanlar.
Başından beri PKK’yı meşru görenler (Hasan Cemal, Nuray Mert başı
çekiyor.)
KCK ve BDP’nin bölücülüklerini siyasî çizgide yürütmesini isteyip PKK bağlantısı olmaması için dua ederken, mızrak çuvala sığmayınca, sırtımda yumurta küfesi yok ya, karşısına geçerim, deyip bir öyle bir böyle yürüyenler (Taha Bey ve gibileri...)
İki liberal yazar: Taha Akyol-Nuray Mert... Birincisi sağdan gelme liberal, ikincisi soldan... Birincisi hükûmetle birlikte, ikinci önce hükûmetle birlikte iken şimdi köprüleri atmış durumda.
KCK meselesinde iki gazeteciden örnek vereceğim.
Taha Akyol KCK tutuklamalarına ne diyor:
“Son olarak çeşitli illerde KCK mensubu oldukları için geniş gözaltı ve tutuklamalar yapıldı. Ellerinde silah yok, bomba yok....Buradan hareketle bu KCK tutuklamalarını eleştirenler az değil.
Peki KCK nedir? ‘Kürdistan Topluluklar Birliği’ demek olan KCK’nın başında bir Kürt politikacı değil, Kandil’in şefi Murat Karayılan var!
Karayılan, ‘Benim adıma ölme ve öldürme!’ diye açıklamalar yapan Kürt sivil toplum kuruluşlarını ” düşman “a(!) hizmet etmekle suçlayarak tehdit eden bir ’politikacı’dır! Demokrasi anlayışı da böyle bir ‘susturma’esasına dayanır.
KCK’nın işlevi, BDP’yi ve belediyeleri tabanın isteklerine göre değil, Kandil’in emirlerine göre davranan, ‘demir disiplin’ altında bir hareket olarak tutmaktır. Stalinist modeldeki ‘komiserlik’ benzeri bir örgütlenmedir. Liberal Kürt aydını İhsan Aksoy’un belirttiği gibi: ‘KCK, şehirdeki kontrolü elinde tutmak ve legal siyaseti PKK çizgisinde tutmakla görevli bir yapı...’(...)
‘Komiser’ler bazen ‘eşbaşkan’ olarak görev yapıyor; Stalinizmdeki ’ikinci sekreter’ler gibi.
Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’in KCK tarafından nasıl sorgulandığını, sonra da yanına bir ‘eşbaşkan’ atandığını biliyoruz.” (Taha Akyol, KCK ve Kürtler, Hürriyet, 6 Ekim 2011)
Taha Bey, KCK’nın gerçek yüzünü açıklıyor ama sonunda “liberal” düşüncesine dönerek, “Bu kadar geniş tutuklamalar ‘caydırıcı’ mı oluyor, ‘kışkırtıcı’ mı oluyor, iyi düşünülmelidir” diyor.
Suç varsa suçlu da vardır... İsterse bir milyon insan olsun... Suça göz mü yumulacak? Bunu sormak lâzım.
“Kürt aydını” diyor! Böyle bir ifade olmaz! Diğer etnik gruplar için uygun görmediğini neden “Kürt” için uygun görüyorsun! Asıl bölücülük budur. Kastedilen “aydınlar” ın hepsi Türkçe yazıp Türkçe söylüyorlar. Birçoğu mahallî dillerini bilmiyor bile... Bilse bile “aydın” için bir şey ifade etmiyor.
Nuray Mert’ten örnek verecektim... Vazgeçtim!.. Hasan Cemal ve Nuray Mert gibileri yakında Kandil’de ayakları Mekap’lı, belleri kuşaklı, omuzlarında silâh görürsek şaşırmayalım!

Yazarın Diğer Yazıları