Karayılan'a, Öcalan'a, Türk'e sorular
Anayasa değişikliği konuşuluyor ya tam sırasıdır. Öyle ise birinin gidip Kandil’in görüşlerini kamuoyuna aktarması lazım.
Peki, kim gidecek Kandil’e? Hiç şüphesiz Batının sevdiği, ABD’nin beklentilerine uygun biri.
İşte Hasan Cemal bunun için oradadır.
Ahmet Türk gerekeni söylüyor ya, Kandil’e ne gerek var diyebilirsiniz.
Evet söylüyor ama o siyasi kanat. Meclisteki temsilci. Onun orada bulunmasının arkasındaki silahlı güç hikâye mi? O silahlı güç olmazsa Ahmet Türk’ü Meclis’e kim taşır? Taşısa bile öyle tehditler savurabilir mi? Savursa bile tehdit işe yarar mı?
?.........
Öyle ise ne yapmak lazım?
PKK genelkurmayı ne diyor ona bakmak lazım.
Bu durumda eylem bellidir: Buyurun Kandil’e. Çünkü karargâh oradadır.
Hasan Cemal’in karargâhtan bildirdiğine bakılırsa meselenin çözümü çok kolay. “Kürt sorununu” iktidara gelir gelmez tanımış olan AKP’ye yardımcı olunursa sorun çözülür.
Anayasa değişikliğinin konuşulduğu, kamuoyunun yeni tasarıya sıcak bakması için medyanın işe koşulduğu şu sıralarda eğer hükümet daha önce tanıdığı “Kürt sorunu” ile ilgili anayasaya bir şeyler koyacaksa ona destek olmanın da tam zamanıdır.
Hasan Cemal’in getirip önümüze koyduğu Kandil mesajlarından yansıyanlara baktınız mı?
“PKK sanıldığı gibi eli kanlı örgüt değildir. Değişimi takip eden, gerektiğinde barışçıl mesajlar verebilen bir örgüttür. Ancak Türkiye’dekiler Kürt sorununa sıcak bakmadıkları için ne yapsın ister istemez silaha sarılmaktadırlar. Yoksa zinhar kötü bir amaçları yoktur. A-ha kendileri söylüyorlar. Bakınız Türkiye’nin bölünmesine, üniter devlet yapısının bozulmasına bile razı değiller. Şu anayasayı hazırlayanlar birkaç cümle daha ekleseler de bunca insan ölmese olmaz mı?” Mesaj bu.
Bırakınız cümleyi, kelime bile çok şey değiştirir elbet.
Terörist elebaşısı Öcalan dahil, Karayılan ve Ahmet Türk’e Hasan Cemal’in asıl sorması gereken sorular var.
Eğer sahiden Kürt sorunu var diyorsanız ve gerçekten de Kürtlerin geri kalmışlığı sizi üzüyorsa neden kendi aşiret ağalığınızı “halkım” saydıklarınızla paylaşmıyorsunuz? Mesela siz Ahmet Türk bey, Doğu’daki feodal yapıyı temsil etmeye neden kendinizden başlamıyorsunuz?
Peki, siz Karayılan, Türkiye’yi tehdit için kullandığınız silahlı gücü, Ahmet Türk gibiler seçilsin diye kullanıyorsunuz da neden, sade bir Kürt’ün mutluluğu için kullanmıyorsunuz?
Ya siz terörist başı, siz bunca senedir milyonlarca işsizin aç ve susuzun gezdiği Kürt bölgelerinde kaç fabrika açılmasını sağladınız? Hangisi sizin emrinizle kuruldu? Gücünüzün yüzde kaçını derebeylerin, feodal yapıyı sürdüren aşiretlerin mülkünü halk ile paylaşmak için kullandınız?
Size bir şey söyleyeyim mi?
Sizin gibi Kürt’e bir milim faydası olmayanların eline silah alıp dağa çıkarak sözde “halkım” dedikleri adına sağda solda söz söylemeye hiç hakkı yoktur. Öldürdüğünüz bebeklerin, masum insanların haddi hesabı belli değil. Buna karşılık bu bizim halkımıza armağanımızdır diyerek diktiğiniz bir tek çivi dahi yok bu ülkede. Mesela şu Meclis’te bulunan milletvekilleriniz, ağası bulundukları toprakları “Kürt’e” dağıtsın da bir görelim. Samimiyetlerini anlayalım.
O milletvekilleri oy istedikleri halkın yaşam kalitesini yükseltmek, iyi bir eğitim alacak fırsatları doğurmak ve insanca yaşamalarını sağlayacak hayat düzeni kurmak için, “bölgem” dediği yere fabrikalar diksin de görelim.
Karalıyanlar, Öcalanlar, Ahmet Türk, Fatma Ayna gibilerin asıl amacı emperyalizme hizmet değilse ve sahiden Kürt halkı ise feodalizmi yensinler de görelim.
Hasan Cemal, Kürtçü geçinenlerin samimiyetini ölçmek istiyorsa işte ölçü. Sorsun da onu da görelim.