Kadın cinayetleri de normalleşti!
Hayat normalleşmeye başladı; kadın cinayetleri de "normal"e döndü! Günde bir iki kadınımız kurşunların hedefi oluyor. Ve katledenler de çoklukla kendi eşleri... Ya da saplantılı sapıklar.
Bir anlık sinir cinayetle neticeleniyor. Hususiyetle erkek boşanmayı hazmedemiyor; kafasını takıyor. Kaç çocuğu olursa olsun, o çocukların ne olacağını düşünmeden çekiyor silahını.
Bir araştırma yapıldı mı? Devlete sığınan çocukların kaçta kaçının anneleri katledilmiş? Bu istatistik ortaya konulmalı. Sadece bizde değil; dünyada da bu rakamları görmeliyiz ve kıyasa giderek çareler aramalıyız.
Siyasette "düşman" üretmede en mahir biziz herhâlde... Acaba diyorum, "öfke" ve "düşmanlığı" ABD'ye biz mi ihraç ettik?!Öfkede sınır tanımayan parti 18 yıldır iktidarda!
"Öfke" ve "düşmanlık"ta doruktayız. Kendimizden olmayanı kesinlikle düşman görüyoruz ve "Sizin gibilerin dergâhta, bergâhta asla yeriniz yoktur." diyoruz.
ABD'de, geçmişte de zencilere farklı davranılmış, insan yerine konmamış, bedenlerinde silah talimi yapılmıştı ama Trump zamanı gibi bir öfkeye yol açmamış, birkaç gösteriyle hâdiseler kapanmıştı.
ABD, şimdi görülmedik gösterilere, yağmalara sahne oluyor. Bu gidiş belki ülkede birtakım değişikliklere yol açacaktır. Nasıl bir değişiklik olabilir, bilemiyoruz. Ya radikalleşirler ya da alabildiğine serbestleşirler, "öfke"ye yol açan davranışları bitirirler.
Koronavirüsün öfkede payını kabul etmekle beraber, Trump'ın iteleyici üslûbunun öfke selinde muhakkak bir yeri vardır. Sosyologların, psikologların Trump'ın davranışının halk üzerindeki etkisine bir yorum getireceklerini düşünüyorum.
Bize dönersek... 18 yıl içinde Türkiye'de de öfke selleri yer yer taşmıştır. Bariz örneği Gezi Olayları'dır. Darbeye de maruz kaldık ama o ayrı kategoride incelenecek husustur.
Kadın cinayetleriyle, siyasîlerin öfkesi arasında bir bağ kurulabilir mi? Örnek olması gereken insanlar bu derece sinirlenirler, taşkın gösterilere yol açarlar, birilerini tehdit ederler, birilerini olmadık sebepten hapse yollarlarsa, insanların "yukarı"nın davranışına bakarak kendilerine rol biçmeyeceğini söyleyebilir miyiz?
Düşünebiliyor musunuz... Ak Parti iktidarında 500 bin dolayında kadına koruma kararı alınıyor. Neden? Kadının, erkeğin şiddetine bu derece maruz kalması hayra alâmet değil. Demek ki, "İslâmcı hükûmet" ya İslâmı yanlış anlatıyor ya da bir kasıtlı davranışı var. İnsanları aklıselime davet edemiyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Gamze İlgezdi, kadına şiddete ve cinayetlere dair bir rapor hazırlamış. Diyor ki:
"6284 sayılı kanun, şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların ve şiddetin önlenmesi amacıyla çıkartılmıştı. Veriler bizzat kanunu uygulamakla yükümlü Cumhuriyet Başsavcılıklarınca kadına karşı şiddetin görmezden gelindiğini gösteriyor. Savcılığa şikâyet edilen her beş zanlıdan üçü hakkında kovuşturma yapmaya gerek görmeyen bir yargı sistemi var."
72 saat içinde beş kadının cinayete kurban gitmesini nasıl izah edeceğiz?
Siyasîler kendilerini sorgulasınlar ve acaba bizim tavrımızın kadın cinayetlerinde bir etkisi var mıdır diye düşünsünler.