Kaç sorti yaparsan yap önemli değil

Küçümsemiyorum. “Böyle olmaz da demiyorum.” Lakin kaç hedefi vurursan vur meselenin özü değişmez. PKK bina kaybına uğrar; barınakları yok olur. Ve sonun da yenisini yapar.

Bu güne kadar hep böyle olmadı mı?

Dolayısı ile terörü bitirmenin tek yolu uçaklarla Kandil’deki belirli hedefleri vurmak değil. Hatta birkaç yüz teröristi öldürmek de bile değil. Bu durum, “şehitlerimize karşı devletimiz boş durmadı. Elinden geleni yapıyor” fikrini geliştirir ve güçlendirir.. Az da olsa kamuoyunu rahatlatır. Ancak terörü bitirmez.

Esas mücadele bekliyoruz.

Tabii bitirme niyetleri varsa..

Eğer böyle bir şey istenmiyor da “kamuoyu rahatlasın, eh işte teröristler de aklını başına alsın; bizim kendilerine verdiğimiz nimeti anlasınlar” deniliyorsa bombaları boşuna atmayın. Bari ülkemizin milli ekonomisi zarar görmesin.

Neden böyle düşünüyorum?

Ortada yaşanmış gerçeklik var.

Tam 13 yıldır hükümet-PKK ilişkisi ve bunun önümüze koyduğu olaylar dizisi var. Ortada PKK’nın kurucu lideriyle yıllardır yapılar görüşmeler var.

Oslo sürecinin beraberinde getirdiği anlaşmalar var.

İdam mahkûmu terörist liderin hapisten tüm ülkeye ve dünyaya hükümet izniyle gerçekleştirdiği nevruz günlerine özel bildiri ve açıklamalar var.

Onlarca görüşme ve seçimlere ramak kala da Dolmabahçe ortak deklarasyonu var. Şimdilerde sanki olup bitenlerden haberi yokmuş gibi konuşan Yalçın Akdoğan’ın konuşmalarına bakmayın siz. Ona kimse inanmıyor. Söylediklerini de ciddiye almıyoruz. Samimiyeti çelişkilerinde kendini gösteriyor.

Bu sebeple “70 savaş uçağı, 450 hedefi vurduk” demenin çok önemi yok.

Yok, çünkü öncelikle sicili bozuk, sözlerine güvenilecek bir hükümet yok. İkincisi biz o hedefleri 1994’den bu tarafa onlarca kere yine vurmuştuk. Hatta sırf bu sebeple açılım sürecini savunanlar “askeri saldırılarla bir sonuç alınmadığı ortada” diyerek bu tür uygulamaları örnek gösterdiler.

Peki, ne olmalı?

1-PKK’nın sivil yapılanması ortadan kaldırılmalı.

2-PKK’nın uluslararası para trafiği kontrol altına alınıp, gelirlerine el konulmalı.

3-Yuriçinde yuvalanan kırsal yapılanlalar ile şehir içi yapılar ve ilgili merkezler imha edilmeli.

-PKK’nın yerel yönetimlerde güç toplaması önlenmeli.

5-KCK gibi paralel devlet yaratan odaklar bitirilmeli.

6-Kandil’e silahlı insan gücüyle doğrudan müdahale edilerek, burada bulunan terörist elebaşılar yakalanmalı. Bunun için çelik yelekli, gerilla taktiği ile yetişmiş, atiterör birliği eğitilmeli tıpkı (Sas komandoları gibi).

7-Amerikalılara da açıktan söylenmeli ki: “Arkadaş artık bizi kendi emellerin için boşuna oyalama. Ya gerçek müttefik ol; ya da yolları ayıralım.” Ve tez zamanda yeniden Kuvayı Milliyeyi kuralım. Gerekirse bölgesel ittifaklar yapalım. Milli politikalar geliştirelim.

Aksi halde uçaklarımız bombalar, PKK hedeflerini mutlaka vurur. PKK’ya belirli düzeyde zarar verir. Buna itirazımız yok. El hak doğrudur. Lakin biz sonuç istiyoruz.

Eğer PKK’yı silahla çökertemez ve darmaduman edemezseniz biliniz ki ne açılımı yaparsanız yapım, beklediğiniz sonucu asla alamasınız. Bunun için en çarpıcı örneği tarihin kendisinde. Düşünün: Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı’nda yenilmeseydi bir teslimiyet anlaşması alan Mondros’u ve onun ağır şartlarını imzalar mıydı? Eğer M. Kemal, Yunan’ı yenmeseydi, İngilizler İstanbul’dan kendi isteği ile çekilir, Lozan’da anlaşmasından böyle bir Türkiye çıkmasına müsaade ederler miydi?

Unutmayın; bütün barışları savaşlar belirlemiştir ve barış daima galiplerin istediği biçimde olmuştur.

Yazarın Diğer Yazıları