Kaç adımda bölünme gerçekleşecek?
Gidin; taa İstanbul’un işgal günlerine. İngiliz muhiplerine kadar varın. Vardınız mı? İşte bakın, tam karşınızda kim duruyor: Sait Molla.
Kimdir Sait Molla? Adı üstünde “İngiliz muhibbi.”
İşte bu İngiliz muhibbi, yaptığı icraatlarla bir asır sonra “Amerikan Muhiplerine” örnek olacaktır.
Bizim şimdiki Amerikan muhipleri, teröristbaşının tavsiyelerine harfi harfine uyuyor.
-Akil adamlar seç.
Seçiyor.
-Mecliste meseleyi gündeme al.
Alma çalışmaları başlıyor.
İşte teröristbaşının “seç” dediği akil adamlar (akilin kelime manası yiyici demektir) modelinin ilk önderleri bu Sait Molla dedikleri adam ile “İngiliz yanlısı” olarak âlemin diline düşmüş dönemin menşur Başbakanı Damat Ferit’tir.
Tarihin cilvesine bakar mısınız?
Damat Ferit de Sait Molla da milliyetçileri sevmiyor.
Başka?
Damat Ferit de Sait Molla da Türk lafından hazzetmiyor.
Daha başka?
Damat Ferit de Sait Molla da tescilli İngiliz muhibbi.
Çok daha başka?
Damat Ferit de Sait Molla da İngilizlerin İstanbul’u işgaline razı.
Peki bugün?
Bugün İngiliz muhibbi var ama çok önde görülmüyor; ancak Amerikan muhipleri tam gaz ilerliyor.
Dikkat ediyor musunuz?
Dünkülerle bugünkülerin sadece kılığı kıyafeti farklı; ortak paydaları aynı. İşlevleri Sevr’den kalma. O da aynı.
Ne diyor Sevr?
Türkleri Ön Asya’dan silmek için elinden geleni yap. Türkiye’nin doğusunda bir Kürt devleti kur, sonra biz bir biçimde orada Ermeni devletini kurarız. Bölündükten sonra geriye kalan Türkleri yönetmek için başlarına bir Batılı vali görevlendir.
Yıkılan tüm Hıristiyan eserlerini onar,
canlandır.
Sait Molla’nın tavsiyesi “heyet-i nasiha” kurulması idi. İstiyordu ki İstanbul’un işgaline herkes razı olsun, itiraz çıkmasın. Halka bu durumu anlatacak, çeşitli nasihatlerde bunacak aklı başında adamlar bulalım.
Peki, şimdikiler ne istiyor?
İstiyorlar ve diliyorlar ki, teröristbaşıyla yapılan Türkiye pazarlığına kimse ses çıkarmasın. Bu arada “Başkanlık sisteminin alt yapısını kuralım. Yeni Başkanı seçelim. Ve kimseden ses çıkmadığı için vatandaşa diyelim ki; bakın ne demiştik. Anaların gözyaşları dinecek. Dindi mi? Evet. E, bu durumda bize bunu bahşeden Abdullah Öcalan’a da bir kıyak lazım. Önce ev hapsine alalım. Bütün KCK’ları serbest bırakalım. Sonra gerisi gelir” denilecektir.
Bazı gazeteciler soruyor; Sait Molla’nın akil adamları ile bugünküler aynı mı diye? Ülke işgal altında mı demeye getiriyor.
Bunun adına soğuk savaş derler azizim. Silahsız savaş dönemi yani. Tıpkı Soros paralarıyla bir takım ülkelerde yapılan pembe devrimler gibi. Çok şeyinizi kaybedersiniz, kaybederken her şey hoş görülür lakin sonunda bir bakarsınız ki sizden eser kalmamış. Irak’ta olduğu gibi. Artık birleşik, bütünlüklü bir Irak var mı?
İlk adım; açılımla terör faaliyetlerini en aza indirmek, ikinci adım; açılım havasından hareketle siyasal sistemi dönüştürmek. Üçüncü adım; dönüşen siyasal sistemin coğrafyasını eyaletlere bölmek, dördüncü adım; ayrışan Türkiye’ye alışmak son adımın da baklava dilimlerinde yaşayan halk ile ötekiler arasındaki ayrımı derinleştirerek en sonunda Anadolu Kürt Federe Devleti’ni oluşturmak olamayacağına bir garantin var mı?
Akil dedikleri adamlara sorun bakalım.
Var mı?