İYİ Parti meselesi
İYİ Parti zorluklardan geçerek belirli bir noktaya geldi. MHP'de geliştirilen parti içi demokrasi krizinin ve haksız hukuksal kararların sonucunda kuruldu.
Siyasal kimliği açısından parti, MHP'nin muadili salt milliyetçi bir parti değildir. 12 Eylül öncesi merkez sağ geleneğin temsil ettiği milliyetçilikle, MHP geleneğinden gelen milliyetçilerin ağırlıklı olduğu, merkeze doğru yürüme amacında olan demokrat bir partidir.
Yeni kurulmuş, birkaç seçim geçirmiş, önemli başarı kazanmıştır. Ancak son kongreden sonra parti içi tartışmalar, yön değiştirerek bizzat partinin kendisine yönelmiştir.
Hatırlayın, bir grup etkin kurucu üye, son kongrede üzerlerinin çizildiğini söyleyerek, genel merkezin listesinin dışında ikinci bir liste çıkarıldığından hareketle parti içi bir tartışma başlatmıştı. Parti içi tartışmalar hemen her il ilçe kongrelerinde de illa olur. Çünkü tüm siyasal davranışlar amaca yöneliktir. İster partili birey olsun, isterse parti hayranı birey, eğer kişi, bir ya da birkaç amaca yönelmişse, bu durumda işin içine rekabet girer.
Rekabet eden her bir kişi, rekabeti, kendi kişilik ve karakter özelliklerine göre yapar. Böyle bir durumda ortaya, mert karakterler de çıkabileceği gibi, tersi olanlar da çıkar. Böylece siyasi çarşı, bir karakterler ve kişilikler savaşına dönüşür. İşin içine bir de ihtiras girdi mi, ortalık toz duman olur.
Bu insan psikolojisinin yansımasıdır.
İYİ Parti'ye dönersek, henüz kurumsal kişilik kazanma, grup kültürü, grup bilinci kazanma aşamasındadır.
Gençtir, yenidir. Bu yönüyle tartışmalar, gerilimler ve çatışmalar "sel gidip kumu kalır" misali süreç içinde İYİ Parti kurumsal kişiliği ile tamamlanıncaya kadar sürecektir.
Gelelim tartışmalara.
Bizim gelenekte oba kültürü egemendir. Bey söyler herkes dinler. CHP gibi demokrasi, çoğulculuk, farklı düşünceleri hazmetme o kadar kolay değildir. Gerek milliyetçiler ve gerek muhafazakârlar olsun, Türk siyasetinin iki yelpazesinde her zaman "büyük baba" kültü geçerlidir.
O konuşunca herkes susar.
Diyeceksiniz ki "ateş olmayan yerden duman çıkmaz."
Derim ki: Haklısınız. Ateş vardır. Duman da bunun için çıkmaktadır.
Lakin İYİ Parti'de kurumsallaşma ve siyasi kültür henüz pekişmediği, tepe kadrolarda içselleştirilemediği için henüz "büyük baba" yoktur. Bu sebepledir ki, çıkarılan gürültüyü herkes duymaktadır.
Peki, ne oluyor?
1. Kongre sürecini beğenmeyenler birbirine kızmakta ve ortama laf sokmaktadır. Ortama laf sokuldu mu kitleler arasında dolaşmaya başlamakta ve bir dedikodu ortamı oluşmaktadır.
2. Kongre sürecinde istedikleri makamlara gelemeyenler oldukça rahatsızdır. "Beni nasıl yok sayarsın" anlayışıyla büyük adamlık rolünün tehlikeye girdiğini fark edenler tedirgindir.
3. Bunlardan da anlaşılacağı gibi kongre süreci iyi yönetilememiştir.
Peki, anayasa çalışmaları?
1. Böyle bir çalışma için 4 parti bir araya gelmişlerdir. Ancak, bu kongreden bir ay önce olmamıştır. Ümit Hoca, İYİ Partinin son kongre sürecinde kendisine yönelen bir e-posta olmasaydı bir facia olarak anlattığı bu olayı söylemeyecekti. Nereden biliyorum? 2018'den bu tarafa tek kelime etmediğinden. Yani kendi davranışından biliyorum.
2. Böyle bir anayasa çalışmasına Prof. Kaboğlu "ilkelere yönelikti, madde yazmadık" derken, Ümit Hoca "Devletin temel niteliklerinin de konu edildiğini" söylüyor.
3. Esasında tartışma boşunadır. Temel ilkelere yönelik çalışma, topluma sunulmadığı, partiler tarafından siyasi dolanıma sokulmadığı için, geçersizdir ve anlamsızdır. Çünkü resmi görüş haline getirilmemiştir. Sadece konuşulmuştur.
4. "HDP de işin içinde var" cümlesi, milliyetçiler açısından can sıkıcı olduğu için söylenmektedir. Neden? Çünkü HDP meclis anayasa komisyonunda resmi olarak zaten vardır. Orada MHP'de vardır. Ve diğer partilerde. Bu durumda herkes HDP ile anayasa komisyonunda zaten birlikte çalışmaktadır.
Peki, yanlış olan ne?
İYİ Parti'nin konuyu korkak açıklamasıdır. "Resmiyet kazanmış böyle bir anayasa görüşümüz yoktur, bu çalışma bir ön görüşme niteliğindedir" diyebilirdi.
Siyasi partiler gerçekleri toplumdan uzun süre saklayamazlar. Bu sebeple; her ne yapıyor ve yapmaktaysa, seçmenine hem hesap verebilir olmalı ve hem de açıklık politikası izlemelidir.
Sonuç olarak Ümit Özdağ Hoca'nın söylediklerinin bir kısmı doğru, bir kısmı kendi yorumudur. En önemli hatası da milliyetçi-ülkücü duyarlılıkta başarılı sınav verememesidir. Çünkü madem iddia ettiği gibi milletimiz aleyhine birileri iş çeviriyor, anayasa yapıyor, bunu iki yıl sonra şimdi niye söylüyorsunuz? Önceden haber verin ki seçmen hesap sorsun, gerekirse defterlerini dürsün, değil mi?