İyi ki iktidarda AKP varmış

"Ak Partiye tuzak kuracaklardı. Ak Parti'yi yıkacaklardı..." gibi haber yapıyorlar...

Kardeşim... Mesele Ak Parti meselesi değil. Türkiye meselesi. Darbeciler, iktidarda CHP olsaydı farklı mı davranacaklardı? MHP olsa amaçlarından vaz mı geçeceklerdi?

Asla...

Bu örgütlenmenin amacı belli...

Türkiye Cumhuriyetini ele geçirip, Fethullah Hoca ve ekibinin planladığı gibi bir "ılımlı İslam" devleti kurmak ve sonsuza kadar yönetmek...

Bu kadar...

İktidarda AKP'nin bulunması Türkiye siyasi tarihi açısından hem bir şans ve hem de bir risk...

Niye şans?

Birincisi, eğer iktidarda CHP olsaydı, Türkiye'de genel çoğunluk sokaklara çıkar mıydı? Yoksa "dinsiz solcular mübarek Fethullah Hocamızı defediyor" diye öfkelenir miydi belli değil...

İkincisi, AKP de Fethullah Hoca gibi İslamcı siyasalın öbür yüzünü temsil ediyor...

Kadroları, laikliğe, Kemalizm'e karşı bilenmişlerden oluşuyor. Din siyaset ilişkisinde dindarlığı kendine layık görüp, başkalarını düşman sayıyor... Bu sebeple de en başından beri Fethullah Hoca'yı yanından ayırmadılar. "Ne istediniz de vermedik" sözü, cemaate verilen tavizin, onunla bütünleşmenin ve ilişki boyutunun sınırlarını çiziyor.

Üçüncüsü, AKP iktidarı yerine darbe sonrası tasfiyeyi başkaları yapsaydı, bu derece yapamazdı. Yapsa bile büyük tepki çekerdi. Bir anlamda sağ seçmenin dini hassasiyetleri alınan çoğu kararı olumsuz etkilerdi. Dolayısı ile AK partinin iktidarda olması ve darbenin ona karşı yapılması, Türkiye açısından önemli bir değişiminin kırılma noktasıdır.

Artık bundan sonra, "dindarım, siyasetçiyim herkesten çok güvenilirim" diyemez kimse.

"Dindar adamlar, iyi siyaset yapar, iyi yönetir, adil olur, hak ve hukuka riayet eder, kimseye kötülük düşünmezler" de diyemez...

Bu darbe girişimiyle "İslam devleti kuruyorum, herkesi mutlu edeceğim" lafının beli kırıldı.

Kimsenin mutlu olmayacağını anladık.

Ne diyor Adalet Bakanı Bekir Bozdağ: "Bunlar Allah ile aldatıyor."

Peki Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ne diyor: "Darbeyi yapanlar sapkın dini inanışa bağlı... Askeri diktatörlük peşinde koşan bir grup. Yarı tanrısal güce inanıyorlar..."

Bu sözleri CHP lideri Kılıçdaroğlu söylese ve yüzde yüz doğru olduğu matematiksel olarak ispat edilmiş olsa dahi bir tek aykırı demeçle yerle bir olurdu.

Şimdi bunları İslamcılar söylüyor...

Muhafazakâr siyaset adamları dile getiriyor. Ve kabul görüyor...

İşte Türkiye bunun için kazandı...

İşte "bir musibet, bin nasihatten iyidir" lafının gerçek oluşu böyle bir şeydir.

Aklı olan herkes, demokrasinin önemini anladı mı?

Evet!

Peki, "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" cümlesi darbe akşamı somutlaştı mı?

Evet!

Ya millî birlik ve bütünlük?

Toplumsal mutabakat.

Aynı millet olmanın şuuru?

Gerekliliği.

Milleti bölmenin, farklı etnik gruplara ayırmanın anlamsız olduğu anlaşıldı mı?

Anlaşıldı.

"Bin nasihatten" daha büyük ders, tam olarak böyle bir şeydir...

Dolayısı ile ulus/millet olmanın zorunluluğu ortaya çıkmıştır...

Öyle ise Atatürk'ü anladınız mı?

Peki, laikliğin ne kadar gerekli olduğunu da anladınız mı?

Anladınız...

Gizleseniz de açıktan söylemeseniz de anladınız ve anlamadıysanız eğer olaylar size öğretecektir.

Devletin kurumlarıyla oynarsanız, hukuk düzenini bozar da kendi düzeninizi kurmaya kalkarsanız, "benim MİT'im, benim ordum, benim meclisim, benim polisim" derseniz ve devletin kurumlarının olması gerektiği gibi liyakat esasına göre değil de torpille dağıtırsanız, gün gelir ellerinizle iş başına getirdikleriniz sizi öldürmeye kalkar...

Ey iktidar sahipleri, artık anayasal düzenini istediği gibi, devletin kuruluş felsefesine uygun, kuvvetler ayrılığını yerli yerine koyan, düşmanlaştırmayan kucaklayan bir siyaset ve yönetim felsefesinin gerekli olduğunu anlamışsınızdır...

Gereğini bekliyoruz...

Yazarın Diğer Yazıları