İyi ki dinlemişler
“Bizi dinliyorlar” diyor Başbakan, “bizi dinliyorlar” ... Eee, ne yapalım sizi dinliyorlarsa? Gidip dinleyenleri boğalım mı? İyi ki dinlemişler.
Tamam...
Dinleme yöntemleri hukuka uygun olmayabilir. Onu eleştirir, kanundan yana tavrımızı koyarız, ama ortada olağan işleyen bir devlet yönetimi yok ki..
Türkiye’de kurulu rejime muhalif olan, kurucu değerleri elinin tersi ile iten, kendine yeni bir siyasal sistem inşa eden ve bunu da “pembe devrim olarak” sunan bir yönetim var.
Boşuna Avrupa’yı örnek vermeye kalkmayın.. Burada her şey Avrupa’da olduğu gibi gitmiyor ki.. Avrupa rahat..
Kimsenin iktidara gelince hukuk düzenini baştan sona değiştirme diye bir amacı yok..
Kimsenin “yeni bir siyasal sistem kurayım. Ebedi iktidarın da sahibi kalayım” dediği de yok. Her şey biçimlenmiş, düzen oturmuş, insanlar geleceğe bakıyorlar..
Benim ülkemde ise, bir saat sonrasından kimse emin değil.. Ertesi gün nasıl bir Türkiye ile karşılaşacağımızı bilmiyoruz.
İşte sana HSYK, yasası.. Güya demokrasinin can damarı olan bir parlamentomuz var ama hukuk sistemini devletleştiriyor. İnternet yasasını kaç gün tartıştık.. Şimdi de MİT yasasıyla karşı karşıyayız..
Gittikçe daralan ve daraldıkça da özgürlük alanlarını kapatan bir çevirme içindeyiz. Nefes alacağımız tüm pencereler teker teker kapatılırken, neyin meşruiyetini tartışacağız?
İster istemez ilk aradığımız şey, içimizi bunaltan, üstümüzü örten, nefes almamızı zorlaştıran o kalın duvarları aşıp, özgürlük alanına doğru koşmaktır.
17 Aralık’tan bu yana “bizi dinliyorlar... İktidarımızı devirecekler” söylemiyle, yapılmadık şey kalmadı.
Önceden de aynı gerekçelerle kurumların altı üstüne getirildi. İnsanlar hak gaspına uğradılar.
“İktidarımıza düşmanlıklar var; haydin Ergenekon’dan insanlar içerde. İktidarımızı devirecekler, bize tuzak kuruyorlar. Darbe olacak; haydin tüm askerler içerde.”
Kardeşim ne dokunulmaz, ne söz söylenmez iktidarmış bu.
Eleştirisine tahammülünüz yok.
Sokak protestolarına tahammülünüz yok.
Gezi, Gezi diye çocukları kurşuna dizdiniz. Onlarca insanın gözünü kör ettiniz, hayatını kararttınız. Sayenizde Türk Silahlı Kuvvetlerinde savaşacak pilot kalmadı. Deniz kuvvetleri sıkıntıya girdi. Dağılmadık polis, sürülmedik savcı ve hâkim, hışmınıza uğramayan karar mercii yok gibi.
İnsanlık yerlerde süründü, adalet ahlaksızlığa gömüldü. İslami değerler, yerlere indirildi. Bu iktidarınız neymiş böyle..
Şimdi sanki bunca şey olmamış gibi yine haykırıyorsunuz: “Bizi dinliyorlar!”
Böyle anayasa tanımaz, hukuk bilmez, insani ilişkilerden kopuk, insanları renklere, inançlara, siyasi kanaatlere göre fişleyen, devletin yurttaşlarını devletin memurluğuna reva görmeyen, eşitsiz, adaletsiz, basının en küçük haber verişine dahi müdahale eden, yolsuzlukları ayyuka çıkmış ve ülkenin başına musallat olmuş böyle bir iktidar, Allah’a hangi kötülüğü yaptık ki bizim başımıza geldi?
Eğer sizi dinlemeselerdi, “Alo, Fatih. Şu haberi kaldır” dediğinizi nereden bilecektik?
Eğer sizi dinlemeselerdi, eski İçişleri Bakanı’nın “Oğlum evde kaç lira var” dediğini nereden bilecektik?
Eğer sizi dinlemeselerdi, El Kadı’nın Türkiye faaliyetlerini nasıl öğrenecektik?
Eğer sizi dinlemeselerdi, trilyonların Bilal Erdoğan’ın vakıflarına kimlerin nasıl aktardığını nereden bilecektik?
Kısacası dinlemeler hukuka bağlı olmadan gerçekleşmiş olabilir ama kesinlikle kamu yararına ve hayırlıdır. Ey iktidar sahipleri! Siz asıl ilahi dinlemeye karşı ne yapacaksınız onu düşünün. Bilesiniz ki, o gün geldiğinde kim bilir kaç masum el, yakanızda olacaktır.