İsrail’in kurbanları!

Bir tarafta Kurban Bayramı, bir tarafta Gazze’de yok edelin Müslümanlar, yok edilen insanlık... Şu çağda, böyle bir katliam!

Siyonistler durdurulamıyor. En büyük destekçileri ABD. Geçmişte “ABD Yahudi İmparatorluğu” diye yazmıştım da MOSSAD bağlantılı Siyonist kuruluş beni hedefe koymuştu. Hâlbuki, bunu taraf olarak yazmadım... Delilleri de ortaya koydum.

Siyonistler, öyle bir ağ örmüşler ki bu ağı delip geçemiyor, gerçekleri anlatamıyorsunuz, diyeceğim ama, haberleşme teknolojisi çağın bile ötesinde; kontrol edilemez. Herkes herkesten ve her şeyden haberdar.

İsrail’in başındaki kasap Netanyahu’nun de sonu geldi. Önceki gün kabinesi çatırdadı ve yıkıldı. Kendisi kalabilir mi? Sonu göründü; kalamaz.

İsrail’de bir devletimiz var, diye Filistin’e göçüp yerleşenlere acıyor insan. Onların senden benden farkları yok. Aynıyız. Gittim, gördüm, konuştum, biliyorum. Gittiğimde de Netanyahu başbakandı. Asıl katliamcılar dışarıdalar. İsrail’de ya çaresizlikten ya arz-ı mev‘ûd (vaat edilmiş topraklar) heyecanından göçenler yaşıyor. Parası olanlar dışarıdalar; Avrupa’dalar, Amerika’dalar... Her yerdeler.

Arz-Mev‘ud’u bilmeden fanatik Yahudilerin ne yapmak istedikleri anlayamayız.

Arz-ı Mev ‘ud: “Kitâb-ı Mukaddes’te Hz. İbrâhim’e yapılan vaadde, ‘Mısır ırmağından büyük ırmağa, Fırat ırmağına kadar olan bölge’ (Tekvîn, 15/8), Hz. Mûsâ ve Yeşu’a yapılan vaadde, ‘Ayak tabanınızın basacağı her yer sizin olacak’ denilmiştir (Tesniye, 11/24; Yeşu, 1/3).” (Abdurrahman Küçük, “arz-ı mev‘ud” TDV İslâm Ansiklopedisi, C. 3, 1991)

“Ayak tabanınızın basacağı her yer sizin olacak” denildiğine göre, “dünya bizim” demek istiyorlar herhâlde)

***

İran-Tahran’da karşılaştığım yerli Yahudi’nin nasıl heyecanla İsrail’i savunduğunu, kendi kimliğine nasıl sahip çıktığını, Tahran’da korkusuzluğunu burada anlatmıştım. Allah bilir bu açık yürekli Tahranlı Yahudi, dört defa gidip geldiği İsrail’e kim bilir nasıl destek sağlamıştır. Hiçbir şey yapmamışsa, fanatik Yahudilerin kuruluşlarına bağışta bulunmuştur.

Daha önce Tünel katliamı olmuştu. İsrail, Hz. Süleyman Mabedi’ni yeniden inşa etmek için, Mescid-i Aksa’nın avlusuna Harem-i Şerif’e uzanan Ağlama Duvarı’nın uzantısı tüneli açınca Filistinliler protesto etmişler, İsrail askerleri bu protestoları kanla batırmışlar, çok insanı öldürmüşlerdi. Biz bu katliamın ardından Tel Aviv’de, Kudüs’te, Ramallah’ta, El-Halil’de, Gazze’deydik. Şu zamandan o zamana bakıyorum, hakikaten tarihe not düştüğümüzü düşünüyorum.

“Ortak kimlik Yahudilik” başlığı altında yazdığım gözlemlerim size bir fikir verecektir:

Yahudilerin ortak noktaları her birinin birer Yahudi kimliğine sahip oluşu. Dindarlık veya az dindarlık teferruat... Kolay değil; inançlarını koruyarak 2 bin yıl sonra devlet kurdular. Yahudi asıllı ünlü Türkolog Vambéry bile, İngilizler ve Türkler lehine casusluk yaptıktan ve iki din değiştirdikten sonra dinsizlikte karar kılmış ama asla Yahudi olduğunu unutmamıştı. Theodor Herzl'in Yahudi devleti kurmak için çırpındığı devrede, Osmanlı Sultanı Abdülhamid Han’dan Filistin toprağını satması için aracı olmuştu. Herzl ondan “Vambéry Amca” diye bahseder!

İsrail'de koyu Yahudi dindarlar Müslümanların varlığını bile kabul etmek istemezler. Tünel hâdisesinde Başbakan Netanyahu’ya destek vermek için Tel Aviv'den Kudüs’e uzanan 55 km.lik yolda ellişer yüzer metre arayla sıra sıra dizilip: “Netanyahu Güçlü ol”, “Tek İsrail” yazılı pankartlar açmışlardı. Bu göstericilerinin çoğu Yahudi alâmetini giyim, saç ve sakal şekillerinde gösteriyorlardı. Vakitlerini hiç boşa geçirmiyorlardı; slogan atmadıkları vakit ellerindeki kutsal kitaplarını açıp okumakla meşgul oluyorlardı.

Jaffa’da Cocartion Meydanı’nda, Yahudi fanatiklerin kitap ve kaset satışlarını görmüştük. Bizim tarikat çevrelerinin özel giyimlerinden pek farkları yoktu. Hemen hemen aynı propaganda usûlünü uyguluyorlardı. Kimi kaset ve kitaplar bedava verilirken, bazıları da bu fanatiklere destek olmak için fazla para ödeyip sattıkları şeyleri alıyorlardı. Takkeli, yanlardan lüle lüle saçlı, siyah pardesülü, yine siyah melon şapkalı, bellerinden ipler sarkan bu karakteristik tipler bir minibüsü meydanın kenarına park etmişler, bütün meydanı kaplayan bir müzik eşiğinde dikkati çekmek için sağa sola sallanıyorlar, el çırpıyorlar, ritmik hareketlerle koşuyorlar, dönüyorlar, oynuyorlardı.

İlk geldiğimiz gün akşamı Ağlama Duvarı’na gitmiştik. Çok kalabalıktı. Aynı alâmetleri taşıyan Yahudiler meydanı doldurmuştu. Biz duvara yaklaştıkça, kalabalık sıklaşıyordu. Kipalı biri peşimize takıldı. Bir taraftan elindeki kipayı başımıza takmaya uğraşıyor, diğer taraftan da boynunda asılı kutuya para atmamızı istiyordu. Kipayı almadık, para da atmadık ama genç o kadar uyladı ki, nereye gitsek peşimizde... Çaresiz bir-iki yüz şakel verdik.

Ortak kimliğin alâmetleri bunlar ve İsrail bunlarla var!

İsrail bunlarla var ama, bunlarla yok olmayacağını söyleyebilir miyiz? Uzun vadede, İsrail’in davlet olarak kalması mümkün değil.

Katliamın mutlaka bir bedeli olacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları