İsrail saldıracak toplanalım arkadaşlar!
Recep Tayyip Erdoğan, “İsrail’in hedefi Türkiye” demeye gelen sözler edince, hemen üzerine geldiler. “Nasıl yani?” diyenler olduğu gibi “Hayal görüyor.” demeye getirenler de oldu.
CHP ise “saldırı”yı konuşmak için gizli celse istedi. Özgür Özel aynen şöyle dedi:
“Yani ülkenin Cumhurbaşkanı diyorsa ki ‘İsrail yakında bize saldıracak.’ Ne duruyoruz Meclis'i bilgilendirmek için? Milletin en meşru temsil organı burası. Bu çatının altında bu laf bu kadarla bırakılamaz. (…) Bir kapalı oturumda Erdoğan dilinin altındaki baklayı çıkaracak.”
Recep T. Erdoğan’ın sözünün başında üç kelimelik anahtar söz var. Dikkate alınması gereken söz o.
R. T. Erdoğan’ın sözleri aynen şöyle:
“‘Vaat edilmiş topraklar’ hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer bizim vatan topraklarımız olacaktır. İşgal, terör, saldırganlık hemen yanı başımızdadır. Karşımızda hukukla mukayyet bir devlet değil, kandan beslenen, işgalle semiren bir katil sürüsü var.”
CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel, solun solundan yetiştiği için olacak, tarihe fazla uzanamıyor. Onun Orta Doğu, Filistin, İsrail ilgisi, Deniz Gezmiş ve gibilerinin ilgisi ne kadarsa o kadar. Onların ilgisi de Siyonistlere karşı vuruşan sol Filistin örgütleriyle bağları kadar. Biliyorsunuz Türkiye’de nasıl silahlı isyan başlatırız bize öğretsinler, diye Filistin örgütlerinin kamplarında eğitim görmüşlerdi. (Özgür Özel’in Deniz Gezmiş deyip başka bir şey demediği zamanda, Türkiye’nin solunun Filistin soluyla ilişkilerini kendi sözleriyle açıklamıştım. Silahlı eğitimi, Filistinlilere destek için değil; onlardan öğrendiklerini Türkiye’de tatbik etmek için gördüklerini, yine o militanların kendi kalemlerinden bu köşede kaç defa verdim ve Özgür Özel’den cevap bekledim. Cevap veremedi. Veremezdi; çünkü, gerçekleri yazmıştım.)
Önceki akşam, gizli celseden çıkışta, Özgür Özel’e mikrofon uzattılar. Gizli oturumda, ekranlarda İsrail saldırılarını değerlendiren yorumcuların söylediklerinden farklı bir şey söylenmedi, dedi. Bütün konuşmasının özü bu.
***
İsrail saldırıları başladığından beri birçok kalem “arz-ı mev‘ud”u hatırlattı. “Arz-ı mev‘ud” “Arz” toprak, “mev‘ud” “vaat olunmuş, söz verilmiş, demek. “Vaat (va‘d)” ve “mev‘ûd” aynı kökten gelen kelimeler.
Recep T. Erdoğan, İsrail’in, nihaî olarak vaat edilmiş toprakları ele geçirmek isteyeceğini söylemek istiyor. Metni önüne koyanlar, biraz daha ölçülü izah etselerdi, “Hemen, şimdi saldırı” manası çıkmayacaktı.
Siyonistler vaat edilmiş toprakların merkezi Kudüs’ün batısında devlet kurdular, sonra Kudüs’ün diğer yarısını da 1967 savaşında işgal ettiler. Kudüs, İsrail’in başşehri gösteriliyor.
Hazır, ABD’nin, İngiltere’nin ve daha birçok ülkenin maddî-manevî desteğini aldıktan sonra İsrail niye dursun?! Gidebildiği yere kadar gidecek.
TDV İslâm Ansiklopedisi’nde, Prof. Dr. Abdurrahman Küçük “Arz-ı Mev‘ûd” maddesi ayrıntılı işlenmiştir.
Özgür Özel’in, bilmiyorum, bu ansiklopediden haberi var mı?
Siyonistlerin “Vaat edilmiş topraklar”ını, bir bilenin araştırmasından okuyalım:
“Yahudiler arz-ı mev‘ûddan uzaklaştırıldıktan sonra (m.s. 70) daima oranın hayaliyle yaşamışlar, zaman zaman ortaya çıkan sahte mesîhler de oraya kavuşma idealini körüklemişlerdir. Bu mesîhlerden bazıları ‘arz-ı mev‘ûd’u önce Filistin, sonra da bütün yeryüzü şeklinde yorumlamışlardır. Siyonizm hareketinin ortaya çıkış sebebi de arz-ı mev‘ûd idealinin gerçekleşmesi arzusudur.”
Prof. Dr. Abdurrahman Küçük, bu sonuca varırken, bütün delilleri de ortaya koyuyor.
Özgür Özel’e yine hatırlatayım. İsrail Devleti vaat edilmiş topraklar üzerinde kuruldu. Elbette, ne kadar toprak vaat edilmişse, o hedefe varmak isteyeceklerdir.
Siyonist kasap Binyamin Netanyahu Likud Partisi’nin lideridir. Likud’un önceki lideri kimdi? Ariel Şaron! O da bir kasap! Al birini vur ötekine!...
Ariel Şaron, Mayıs 1993’te Likud Partisi’nin bir toplantısında, İsrail'in, Kutsal Kitap sınırlarını resmî politika olarak benimsenmesini resmen teklif ediyor.
Resmiyete dökmeye gerek yok... Vaat edilmiş toprakların sınırları belli. Bu sahanın neresi olduğunu yine bir Yahudi’nin kaleminden tekrar vereyim:
“Güneyde, tüm Sina Yarımadası ile Kahire’nin kuzeyinden itibaren tüm Kuzey Mısır; doğuda tüm Ürdün ile Suudi Arabistan'ın büyük bir bölümü, tüm Kuveyt ve Güney Fırat Havzası ile birlikte Irak'ın bir bölümü; kuzeyde tüm Lübnan ve Suriye ile Van Gölü'ne kadar ki Türkiye topraklarının güney bölümü; batıda ise Kıbrıs.” (Israel Shahak, “Yahudi Tarihi, Yahudi Dini, s. 31)
Israel Shahak şunu da ekliyor:
“Bu sınırlar konusunda, İsrail’de devletin desteği ya da değişik yardımları ile çok sayıda atlas, kitap, makale ve değişik propaganda biçimleri yapılmıştır.”
Özgür Bey, var mı bir sözünüz!