İsrail öldüre öldüre nereye varabilir?!
Lübnanlı ünlü yazar Hristiyan Arap Edward Said (1935-2023), Yahudi Musevî Israel Shahak’ın (1933-2001) “Yahudi Tarihi Yahudi Dini” kitabının ikinci baskısına yazdığı “önsöz”de, bir “insan”dan bahseder. Prof. Israel Shahak’tan.
Israel Shahak Polanya-Varşova doğumludur. Annesiyle Hitler’in esir kampından kaçmış, II. Dünya Savaşı’nın hemen ardından Filistin’e gelmiş. Kimyager. Kudüs Üniversitesi’nde ders vermiş. Edward Said, Onunla ilk defa 1967 yılında karşılaştığını ve 1973 Arap-İsrail savaşından sonra da düzenli olarak mektuplaştığını yazar. Shahak için: “Dönemin tüm diğer İsrailli gençleri gibi, İsrail yasaları uyarınca yıllarca askeriyede hizmet verdi. Aşırı sorgulayıcı ve araştırmacı bir kişiliğe sahip olan Shahak, kariyerini, seçkin bir üniversite hocası ve organik kimya araştırmacısı olarak devam ettirdi.” der, sözü Shahak’ın kendi devleti İsrail’i sorgulamasına getirir:
“Gerek siyonizm ve gerekse İsrail devletinin uygulamalarının; sadece Filistinlilere değil, aynı zamanda 1948 yılındaki sürgünde göç etmeyerek İsrail vatandaşı olarak kalan diğer tüm insanlara nasıl acılar ve yokluklar çektirdiğini gören biriydi. Bu durum, onu; daha sonraki yıllarda İsrail devletinin yapısını, tarihini, ideolojisini ve çoğu İsraillinin farkında olmadığı ve üstelik diasporadaki Yahudilerin olağanüstü başarılı ve demokratik bir devlet olarak görüp desteklediği siyasal yöntemlerini sorgulamaya itti.” (Israel Shahak, Yahudi Devleti Yahudi Dini (Çev. Ahmet Emin Dağ, Anka Yayınları, 2004)
Edward Said, Sharak’ın Siyonistlerin nasıl gözü dönmüş, nasıl insanlıktan çıkmış yaratıklar olduklarını çok açık seslendiren, bu seslendirmesinden dolayı, kendisinin yok sayılmasından ve hatta öldü göstermesinden, onun “Ben hayattayım, buradayım.” demesinin görmezden gelinmesinden bahsederken sözü Amerika’da gazetecilerin kara listelere alınma ya da misilleme korkusuyla doğru olduğunu bildikleri şeyleri ne gördüklerini ne de yazabildiklerine getirir:
“Özellikle Avrupa ve Amerika'daki siyasal, kültürel ve entelektüel figürler; İsrail'i övme ve ona karşı yeryüzündeki herhangi bir başka ülkeye davrandıklarından daha cömert davranma konusunda, sınırlarını aşmışlardır. İşin kötü yanı ise, bunların tümünün, İsrail’deki adaletsizliklerin farkında olmaları. Bu yönü hakkında ise tek kelime bile etmezler.”
(Bildiğiniz gibi “ABD Yahudi İmparatorluğu” diye yazdım. MOSSAD bağlantılı İsrail sitesinde “Yahudi düşmanı” ilân edildim! Niye “Yahudi” düşmanı olayım! Doğrular, emperyalist katil Siyonistlere dokunuyorsa sen düşmansın ve yoksun! İşte örneğini aynı zamanda ABD vatandaşı olan, ABD üniversitelerinde ders veren “Oryantalizm” kitabını ortaya koyan Edward Said, Israel Shakak üzerinden veriyor.)
***
Şunu baştan belirteyim: Filistinliler “Müslüman” oldukları için savunulamaz. Yahudiler “Musevî” oldukları için yok sayılamaz. Filistin’de son gelişmeler, önce “insan” olmak şerefinin altını bir daha bir daha çizmek gerektiğini gösteriyor.
İsrail devleti kuruldu kurulalı, çatışmaların, karşılıklı öldürmelerin bir sınırı olmadığını görüyoruz, tarifsiz acı yaşıyoruz.
Lübnan’da Şiîlerin yok edilmek istenmesi, en son Şiî lider Hasan Nusrullah’ın ve beraberindekilerin katli, kan akıtmanın Siyonistlere nasıl zarar verdiğini göstermiyor mu? (Nasrullah’ın, büyük oğlu Hüseyin’i de 1997’de daha 18 yaşındayken, İsrail askerleri öldürmüştü.)
Keşke diyor insan, HAMAS, 7 Ekim 2023’te İsrail’in sınırların aşıp içerilere girmese, kan akıtmasıydı...
Ya karşı taraf?... Gazze’de, Batı Şeria’da, keyfî silah kullanmalar, bir Türk kızını dahi katletmeler... Filistinliler pasif kaldıkça kıdım kıdım topraklarına girmeler, keyfince insan öldürmeler, gasplar... Böyle nasıl devam edebilirler?
Ortadoğu’nun durulması mümkün görülmüyor. Yahudi devletinin bölgede var olması imkânsız. Bunu büyük devletler bilmeliler ve Yahudileri kayıracaklarsa bu çerçevede kayırmalılar. Onları Filistin’den çıkararak kendi ülkelerinde geniş alanlar açmalılar.
Yıl 1948 ve yıl 2024... Ara 76 yıl. Bu 76 yılda durulmuş bir gün var mı? Bu gidişle ya İsrail ya İslâm ülkelerinden biri atom bombasını patlatacaktır. Gelişmeler başka görüntü vermiyor.
***
Filistinlileri de İsraillileri de yerlerinde bizzat tanıdım. İki tarafın insanlarını da tahlil etmeye çalıştım. İki tarafın halkını da aynı derecede sevdim.
“Din” ve “işgal” bir araya gelince, savaşlar biteviye sürecektir.
Hepimiz, ideolojilerimizi aşmalıyız, akıl yürütmeliyiz. Her defasında yazdığım gibi “insan” olduğumuzu birbirimize hatırlatmalıyız.
***
Israel Shahak ve Edward Said... Biri Yahudi ve biri Filistinli. Birbirlerini anlıyorlar.
Edward Said İsrael Shakak için şu değerlendirmede bulunuyor:
“Bir Holocaust mağduru ve bundan canını zor kurtarmış biri olarak antisemitizmin anlamını çok iyi bilmektedir. Ama, diğerlerinin aksine, Shahak, İsrail'in Yahudi halkı adına Filistinlilere yaptıkları konusundaki gerçekleri saptırmada Holocaust korkularını kullanmasına izin vermemektedir. Onun için, zulme uğramış olmak, belli bir gruba özel bir konum biçmez.
Bunun yerine, mağdurların insan olması temeline vurgu yapmakta ve kendilerinin uğradığı sıkıntılara başkalarının da uğramaması için Yahudilerin omuzlarına görev yüklemektedir.
Shahak, antisemitizmin ürkütücü tarihinin (sırf bazı acılar çektiler diye) Yahudilere her dilediklerini yapma hakkı vermediğini unutmamaları gerektiği yolunda ırkdaşlarını uyarmaktadır.
Bu tür şeyler söylemesi sebebiyle İsrail’de sevilmeyen bir insan olmasına aldırmaksızın, Shahak, büyük bir moralle, İsrail'in Filistinlilere karşı düşmanca tutum ve kanunlarına savaş açmıştır.
Hatta daha da ileri gitmiştir. İnsanlık tarihi söz konusu olduğunda, en sarsılmaz sekülarist haline gelmiştir. Tabii bunu söylerken onun din düşmanı olduğunu kastetmiyorum. Bilakis, o bir ‘inananlar’ grubu için diğerlerinin bedel ödediği akılla bağdaşmayan zalim politikaların bir bahanesi olarak dinin kullanımına karşıdır.”
Israel Shahak, bir Yahudi, bir Musevî. Ama önce insan.
Netanyahu ise 7 Ekim 2023’te saldırılara “Demir kılıçlar”la başladı “Yeşaya” ile devam etti.
Siyonistlerde din silahın namlusu.