MHP “Ses ver Türkiye” diyordu ya, en nihayetinde anlamlı bir ses yükseldi.
Cemaatler arasından bir ışık sızdı ve yükseldi. Bu durum sandığa ramak kala beklenen değildi ama özlenendi.
Fark yaratır mı?
Fark yaratacaktır.
Gerçi Ahmet Hakan Hürriyet gazetesindeki köşesinde cemaatin artık yeterli işleve sahip olmadığını, etkisinin azaldığını, bağlıları üzerinde otoritesinin zayıfladığını söylüyor ama önemli olan ne kadar oy getireceğinden çok bir cemaatin ses vermesidir.
Kendini belli etmesidir.
Varlığını ortaya koyması, risk almasıdır.
Yetmez mi?
Ahmet Hakan’ın tespitlerini doğru kabul etsek bile sonunda vardığımız yer, iç karartıcı değil, iç açıcı değil mi?
Elbette iç açıcı aydınlık bir söylem. MHP’ye karşı bakışı olumluya çevirmede etkili bir yaklaşım.
Öfke bulutlarını dağıtan bir söylem.
Her şeyden önemlisi MHP’ye manevi bir el uzatılmasının işareti. Bu da sandığa az bir zaman kala önemli bir gelişmedir. Tam anlamıyla psikolojik destektir.
Türkiye Başbakanının ortaya çıkacak kasetleri önceden açıklayıp, taraftarlarını hemen devreye koyduğu bir süreçte, yürekli bir ilandır.
Bir de üstüne üstlük ülkücülerin açıktan hedef seçildiği ve kendilerine yönelik operasyonların başlatıldığı şu aşamada, dahası iş adamlarının herkesin gözü önünde tehdit edilerek korkunun dışa vurulduğu şu bahtsız zaman diliminde İskenderpaşa Cemaatinin açıklama yaparak bir anlamda kendini açığa vermesi az şey değildir.
Komploların birbiri ardına devreye sokulduğu bir partiyi sahiplenme cesareti de azımsanacak bir durum değildir. Cemaatin lideri Nurettin Coşan’ı kutlamak lazımdır. Çünkü sonunda Başbakan’ın işadamı İnan Kıraç gibi azarlaması söz konusu olabilir.
Yansımaları ne olacak?
Bu toz duman arasında MHP’ye az da olsa olumsuz bakacak ve/veya tereddütte olanların kopup ayrılması kararında etkisi olacaktır sanıyorum. MHP’ye olan “acabalı” bakışları olumluya çevirecektir sanıyorum.
Bu sebeple İskenderpaşa Cemaatinin açıklamalarını önemsemek gerekiyor.
Düşünün bir kere, seçim sürecine girilir girilmez, derin komplolarla sarsılan MHP, neredeyse genel merkez makamlarının tümünü boşaltmak zorunda kalmıştı. Ahlâksızlıkla itham edilmiş, dindar kesimin tiksinerek ondan uzaklaşması için çaba sarf edilmişti.
Mertlik bitmiş, hile başlamıştı. Böyle bir aşamada koca kalabalıkları ve dev kitleleri ikna etmek zordur.
İskenderpaşa Cemaati Liderinin açıkladığı mesajın içeriği de çok önemli. Öncelikle bir uyarı niteliği taşıyor. Sonra uyarıcı cümlelerle kitlelerin dikkatini, Türkiye’nin üzerinde dolaşan karabulutlara ve oyunlara çekiyor. İçerik milli bilinçle dolu, söyleme dayanınca, yönü de beliriyor.
Bir bölümünü okuyalım dilerseniz.
“Maneviyat bahçemize dadanmış domuz sürülerini, sırtlanları, hain köpekleri, kurnaz tilkileri, leş kargalarını, kanımızı, canımızı, değerlerimizi, zenginliklerimizi emmeğe yeltenen sülükleri, asalakları silkele, sırtından at, kamburunu düzelt, el ele ver, gücünü topla, maneviyatını düzelt, iyileri bul, onlarla birleş, işbirliği yap, yanlışı düzelt!
Bunu daha önce yaptın. Güzeli seçtin, güzelleştin, güçlendin. Örnek oldun, öncü oldun, yol gösterdin, ilham kaynağı oldun, sevildin...
Isıttın, karanlık asırlara güneş oldun aydınlattın. Çağ atlattın. Susuz yüreklere su serptin, serinlettin. Umut oldun, çare arayan biçare insanlığa, tarih yazdın altın harflerle dimağlara.
Şimdi silkin, şimdi uyan, dengeleri boz. ” Bozkurtlara “ fırsat ver, yol ver, OY ver. Çeki düzen versin, destek olsun dostlara, fayda versin, tek yürek olsun iyiler.”
Ne diyordu slogan?
“Ses ver Türkiye!”
İşte verdi.
