İran’ı doğru anladınız mı?
Bağımsız devlet ne anlama geliyor gördünüz değil mi? İran’dan söz ediyorum.
Kararlarını kendi veriyor.
Ne yapacağını kendi biliyor. Süper güç falan takmıyor.
Dini çıkar ilişkilerini milli politika haline getiriyor. Mezhep üzerinden bölgesel güç olma yolunda hızla ilerliyor. İslam dünyası açısından bir üstünlük elde ederken, Batı dünyasına “ben buradayım” demekten endişe duymuyor.
Kısacası bize hiç benzemiyor.
Önce ABD’nin istediği uranyumu teslim edip, ardından 4 maddelik görüşme için ABD’ye, sonra buradan aldığı mesajla bir başka ülkeye gitmiyor.
Hatırlayın.
Önce elindeki uranyumu teslim etti Türkiye. ABD istedi diye.
Niye?
Çünkü ne olur ne olmaz. Bakarsınız Türkiye de nükleer işine başlar.
ABD hemen istedi. Bizimkiler de anında verdi.
Halbuki, tam sırasıydı nükleer sistem kurmanın. Fırsat doğmuş, tarih önümüze koca bir pencere açmıştı.
Arap dünyası karışmış, rejimler ve ayaklanmalar etrafımızda toz bulutları çıkarmaktaydı. Üstelik bir de ABD’nin de kabul ettiği İran faktörü vardı. Bu durumda gerekçe belli idi.
Türkiye, bölgesel kuşatma ve risk altında. Bunun yolu, güçleri dengelemekten geçer.
Öyle ise nükleer sistemleri kuralım.
Nerede!
Kim yapacak bunu?
Bizimki Obama’nın işaret parmağının ucuna bakıyor.
Pişt! Pişt! Hey sen gel buraya.
İstersen gitme.
Türkiye’yi yönetenlerin koca Türk devletini bir parmak ucuyla ABD’ye bağladıklarının resmidir bu.
Milli politika yok, bağımlı politika var.
Bu sebeple rejimini beğenmesem de İran’ın dik duruşunu seviyorum. ABD ne der? Acaba başıma bir çorap örülür mü demiyor
Bir hafta içinde meydana gelen gelişmelere bakın lütfen.
Küçücük İsrail bile Azerbaycan’a üs kuruyor. Peki, Azerbaycan da İsrail’e üs kuruyor mu?
Kesinlikle hayır.
Böyle bir teklif akıllarından bile geçmemiştir.
ABD, Malatya’nın Kürecik ilçesine İsrail için üs kurmuş, İsrail kendisi için Azerbaycan’a üs kurmuş ama ne Türkiye ve ne de Azerbaycan yönetimi, “Madem biz size topraklarımızda üs kurduruyoruz, öyle ise siz de bize kendi topraklarınızda üs kurdurun” dediler.
Köle zihniyetiyle yönetilmekten sıkıldık artık.
Atatürk zihniyeti ile yönetilmek ve bağımsızlığımızı haykırmak istiyoruz.
Boğulduk, daraldık, parmak ucu siyasetiyle aşağılandık.
Yücelmek istiyoruz.
Tarihe bakın.
Mete Han, Alparslan, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk.
Ne zaman dirayetli liderler tarafından yönetilmişsek, her seferinde önde olmuşuz. Bizi küçülten sebebi ortadan kaldırmadıkça asla dik duramayacağız.