'İmzacılar masum!'
Sağ ve sol liberaller, 1128 akademisyenin PKK'ya destek bildirisi karşısında "Tek taraflı bildiri ama aydınların söz söyleme hakkı var. Soruşturma açılmasın!" diye geveliyorlar.
Bu tipler kararlı duruş sergileyemezler. ABD'nin, AB'nin ağzına bakarlar. Hiçbir zaman kendileri olamamışlardır. Böyle ikiyüzlülerden insan ikrâh ediyor!
PKK'ya verilen desteğin mutlaka bir cezası olmalıdır.
O akademisyenlerden bazıları işin sonunu düşünmeden, sözün nere varacağını bilmeden, bana da "demokrat" desinler, diye imza atmışlardır. Pişmanlık karşısında sözümüz olamaz. Nitekim imzaların geri çekenler çıkmıştır.
Çoğu ise şuurlu olarak Türk düşmanıdır. İnsanlık düşmanıdır. Hendekleri PKK'nın bağımsızlığının basamakları görenlerdir.
Birçok üniversite içten çürümüş, PKK'nın karargâhı olmuş. Bu kadar imza nereden çıktı sanıyorsunuz!
Bir üniversitede PKK'ya göz yumulmasını, eroini öven bir şair bozuntusunun baş tacı edilmesini yazdığım için mahkemeye verildim. PKK at koşturuyor, ses yok; biz PKK'ya dikkat edin, diye yazınca suçlanıyoruz. Vah ülkem vah!
Muhakeme sonunda ceza alırsam da ibretlik, ceza almasam da... İki durumda da çürümüşlük açığa çıkacak.
Akademisyenlerin PKK bildirisi için "ama..." diye başlayan cümleler kuran sağ ve sol liberallere soruyorum: R. T. Erdoğan'ı, bu kalem kadar ağır tenkit edeniniz oldu mu?
Biz Reis'in bölücülerle mücadelesinde yanında olduğumuzu açık açık yazdık. (Bizim gibilerin desteğinin dip dalgalarının hangi siyasî dalgalanmalarda, hangi kıyıyı daha fazla döveceğini varın siz hesap edin!)
"Yandaşlar" da ikiyüzlü; zamanında bu imzacıların ağzına bakarlar, onlar gibi olmaya özenirler, onlar gibi söz eder, onlar gibi kalem oynatırlardı. Şimdi ise "Allah Allah!..." nidalarıyla kılıç çalıyorlar. Çünkü Reis öyle buyurdu!
R. T. Erdoğan'ı en ağır tenkit edenlerden biri Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu'dur. Ama gerçeklerin üzerine örtmüyor: "Bu noktada kanlı terör örgütü PKK'ya bir cümlecik dahi aleyhte konuşmadan sürekli Türkiye Cumhuriyetine söz söyleyenleri, Mütareke Dönemi'nin işgal altındaki İstanbul'unun sözde aydınlarının kalıntıları olarak nitelendiriyorum."
Hadi Feyzioğlu'na itiraz edin!
Dünü, şimdilik, bir tarafa bırakıyorum ve bugüne bakıyorum. R.T. Erdoğan'ın şu sözlerini görmemezlikten gelemezsiniz: "Buradaki mesele kendilerine akademisyen diyen bu kitlenin tamamı yalandan, saptırmadan, propagandadan oluşan terör örgütünün dilini kamuoyunu yansıtmasıdır. Bu ülkenin, vatanın birliğine, beraberliğine karşı olan herkes bizim karşımızdadır."
Şunu da demeden geçemeyeceğim. İsimlerini açık yazmayacağım. "Paralel"e delil diye hemen dosyaya koyarlar. O gazetelerde hâlâ "barış bildirisi" diye yazılıyor ve kimi kalemler bildiricileri savunuyor. Cumhuriyet'le, Birgün'le, Evrensel'le, Özgür Gündem'le, HDP ile aynı dil kullanılıyor. R. T. Erdoğan düşmanlığı onları bu noktaya getirmemeli. Bilsinler ki; hukuksuzluk karşısında onların hukukunu da bu kalem savunacaktır! Zor zamandayız. Saflar belirgin olmalıdır.